Tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, organizasyonun tamamen iptal edilmeyip otelde gerçekleştirildiği anlaşılmış olup, bu haliyle sonradan yapılan etkinliğin dava konusu zarar kalemlerine etkileri, önceki etkinlik için hazırlanan reklam, afiş vb. malzemenin oteldeki etkinlikte de kullanılıp kullanılmadığı açıklığa kavuşturulmadan, elde edilen gelirin, davaya konu kazanç kaybına etkisi ile iptal edilen stant bedellerinin kalem kalem bilirkişi raporunda yazılıp karşılaştırması yapılmadan eksik inceleme ile maddi tazminat isteğinin kabulüne karar verilemeyeceği- Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan (adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye (manevi zarara) sebep olacağı- Meydana gelen olayda, şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ya da manevi tazminatı gerektirir bir husus bulunmaması halinde, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hastalık olgusunun işçiye tek başına haklı fesih imkanı tanımadığı- İş Kanunu’nun 24/I-a maddesinde tanımlanan koşulların oluşup oluşmadığının tespiti bakımından uzman bir bilirkişiden rapor alınarak yasal düzenlemede tanımlanan “iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması, işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli” olup olmadığı belirlenmeden, davacının hastalığının haklı fesih imkanı yaratıp yaratmayacağı değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu- İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı ve Uzman Tıp Doktorundan rapor alınarak davacının dosyada mevcut rapor ile belgelenen tanı ve teşhisi nedeniyle işyerinde nöbet geçirdiği de beyan edildiğinden, mevcut sağlık durumunun iş yerinin yoğunluğu gözetilerek ve işverenin işçiyi gözetme borcu da dikkate alınarak, işyerinin özellikleri, çalışma koşulları, yapılan işin özellikleri bir bütün halinde değerlendirilip bu koşulların işçi yönünden oluşup oluşmadığı, işçinin yaptığı işin sağlığını doğrudan etkileyip etkilemediği ve davacının sağlık sorunlarının işyerinde çalışmaya engel olup olmadığı, işçinin sağlığı ve yaşayışı için risk oluşturup oluşturmadığı ,işçi yönünden davalıya ait işyerinde çalışmasında bir sakınca bulunup bulunmadığının belirlenmesi, yazılı başvuruya gerek olmadığından, davacıya sağlık durumuna uygun verilebilecek başka işler olup olmadığı davalı işyerinde keşif yapılmak suretiyle tespiti ile yeniden değerlendirme yapılması gerektiği-
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu'nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçildiği- Tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağa- Davacılar tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu'na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye gelen ve Devlet Bakanlığınca hazırlanan göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın alan davacının bankadan kredi kullanıp ek borçlandırma sözleşmesi ile eski para ile kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için eski para olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği böylece davacının konut maliyetinin üstünde borçlandığı ve mahsup yapıldığına ilişkin kesin ve inandırıcı belgenin dosya içerisinde yer almadığından davacı tarafından yatırılan peşinatın borçtan mahsup edilmediği kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Çekin keşide tarihindeki değişikliğin yanındaki parafın, çek keşidecisine ait olmadığını iddia eden cirantanın bu itirazının imza konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak icra hakimliğince çözüme kavuşturulması gerekeceği; zira söz konusu parafın keşideciye ait olup olmadığının tespitinin, senedin kambiyo senedi olması niteliğini de etkileyeceği-
Çekin keşide tarihindeki değişikliğin yanındaki parafın çek keşidecisine ait olmadığını iddia eden cirantanın bu itirazı imza konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak icra hakimliğince çözüme kavuşturulması gerektiği, parafın keşideciye ait olup olmadığının tespiti senedin kambiyo senedi olması niteliğinin de etkileneceği-
Mahkemece dava konusu taşınmazların tarla vasfıyla kişiler adına tesciline karar verilmişse de hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazların tamamının orman sayılmayan yerlerden olduğunun, görevsizlikten önceki orman bilirkişi raporunda ise taşınmazın (A) ile gösterilen kısmının en eski tarihli memleket haritasında yeşil renkli ve eğiminin %18-20 olması nedeniyle (A) ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olduğunun belirtildiği, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, 20 yıl önceki hava fotoğrafı getirilerek bilirkişi marifetiyle incelenmediği, davacı Hazine tarafından ileri sürülen tespit dosyasına ait krokinin uygulanmadığı, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamayacağı-
Çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığını ve hukukî durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayan araştırma ve yeterli olmayan bilirkişi raporu ile kadastro tespitine itiraza ilişkin davada karar verilmesinin hatalı olduğu- Orman kadastrosuna itiraz davası kabul edildiği taktirde, çekişmeli bölüme ilişkin kadastro tespitinin iptali ile bu bölümün orman sınırı dışına çıkarılmasına karar verilmesi gerektiği-
Kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tâbi tutulduğu yönünde duraksamanın giderilmesi gerektiği-
"Davalılar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, cari hesap usulüne göre takip yapıldığı, davalıların zaman zaman alacaklı, zaman zaman borçlu konumunda oldukları, davalı üçüncü kişi şirketin borçludan alacaklı olduğu ve yapılan temlik işleminin tediye yerine geçtiği, alacaklıyı zarara uğratma kastı bulunmadığı" gerekçesiyle tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-