Meydana gelen kazada, davacıya ait otobüs sürücüsünün şerit ihlali yaptığından asıl kusurlu olduğu ve davalıların murisinin ise aracının teknik özelliklerine dikkat etmeden hızlı seyrettiği, buna göre; davalıların murisinin meydana gelen kazada kusur oranının %60 olarak kabul edilmesinin, olayın oluş şekline göre fazla olduğu- HMK'nun 266. maddesine göre de; kusur oranlarının belirlenmesinin teknik değil, hukuki bir konu olduğu, elde edilen teknik bulgulara göre, hakimin bu oranı belirlerken ihlal edilen kuralları da gözönüne alması gerektiği-
Önceki bozma ilamında “taşınmazın vakıf malı olduğunun kabul edilmesi için vakfın genel sınırları içinde kalması yeterli olmayıp, vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının ayrıca saptanması gerektiği” açıklandığı halde, ........... tarihli bilirkişi raporunda bu hususlar üzerinde durulmadığı, taşınmazın vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmediği, bu haliyle, hükme esas alınan .............. tarihli bilirkişi raporu yetersiz ve denetimden uzak olduğundan, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden önceki bozma ilamında ve yukarıdaki belirtilen hususlar dikkate alınacak şekilde Yargıtay ile tarafların denetimine açık gerekçeli bilirkişi raporu alınarak, tarafların iddia ve savunmaları da gözönüne alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği-
Mahkemece, taraflarca dosyaya sunulan emsaller ve benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılarak, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılarak ilk dönem ecrimisil bedelinin tespit edilmesi ve diğer dönem ecrimisil bedellerinin ise ilk dönem ecrimisil bedeline ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak değerden az olmamak üzere takdir edilmesi ve bu şekilde belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olmadığı- Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde davalının yapmış olduğu iyileştirmeler sebebiyle davacının ecrimisil alacağı ile takas def’inde bulunduğu anlaşıldığına göre, Mahkemece, TMK’nin 994/1 ve 995/2 maddeleri gözetilerek davalının iyileştirmelerle ilgili talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
HUMK döneminde açılan davada, belirsiz alacak davasına ilişkin HMK'nin 107. maddesinin uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmasa da, dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 127. madde uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği- Ecrimisil hesabının uzmanlık gerektiren bir husus olduğu- Taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerektiği-  Ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
Davacıya uygulanan ilacın, doktor yerine hemşire tarafından yapılmasının tıbben uygun olup olmadığının, hemşire tarafından yapılan ilaç sonrası doktorun ne kadar süre geçtikten sonra müdahalede bulunduğunun, yani, davacının ne kadar süre ile solunumun durduğunun, arada geçen süre varsa bu sürenin davacıda gelişen işitme kaybına neden olup olmadığı, anılan ilacın doktor tarafından yapılması ve yine doktor tarafından anında müdahale edilmesi durumunda sonucun değişip değişmeyeceği, ilacın serviste mi veya ameliyathanede mi yapıldığı, yapılan yerin olaya erken müdahale yönünden sonucu değiştirip değiştirmeyeceği, beynin oksijensiz kalması ile gerçekleşen işitme kaybı arasında illiyet bağı olup olmadığının ve davalı hastanede işitme kaybına yönelik tedavi uygulanıp uygulanmadığı hususlarının değerlendirilerek, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hatalarının bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı ve özellikle davacıların itirazlarını karşılayacak, denetimine elverişli bir raporla hasıl olacak sonuca uygun bir kararın verilmesi gerektiği-
Dosyada mevcut bilirkişi kök raporu ve Dairemizin bozma ilamı sonrası alınan ek bilirkişi raporu yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yeterli olup, mahkemece kolluk vasıtası ile sosyal ekonomik durum araştırılması da yaptırıldığı görülmekle, mahkemenin sosyolog bilirkişinin de heyete eklenerek ek rapor alınması yönünde ara kararının yerinde olmadığı, o halde mahkemece dosyada mevcut bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, sosyolog bilirkişinin heyete eklenmesi ve ek rapor alınması için masraf yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapıların da gireceği, taşınmaz üzerinde yer alan dükkanın davalı tarafça meydana getirilmediği hususunda taraflar arasında anlaşmazlık olmadığı nazara alınmak sureti ile işgal tazminatının dükkan niteliği kabul edilerek belirlenmesi, bu kapsamda Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken işgal tazminatının arsa niteliği ile belirlendiği bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Desteğin vefatından önceki geliri tespit edilirken, işlettiği işyerinin, desteğin sağlığında yapmış olduğu kişisel katkısının belirlenmesi gerektiği- Desteğin ölüm tarihindeki sosyal ve ekonomik durumu ilgili yerlerden araştırılarak, desteğin mesleği de tespit edilerek, desteğin kişisel özellikleri nedeniyle işine bedensel katkısının ne oranda olabileceği hususunda alanında uzman bilirkişiden rapor aldırılmak suretiyle, desteğin tarımsal faaliyetinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip sonucuna göre (usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 17.11.2020 T. E: 1173, K: 7287-