Borçlu şirketin iflasından önce dava konusu taşınmazlar üzerinde diğer davalı lehine tesis ettiği ipoteklerin iptalini istemi- Temlik alan temlike eden alacaklının haklarının halefi olduğundan, borcun doğum tarihinin, temlik tarihi değil, ilk alacaklının alacağının doğduğu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği- İflas eden borçlunun ayrı bir tüzel kişiliği mevcut olup davacının özel şahıs olduğu, müflis şirketle aralarında organik bağ olmasının ve bu davadaki alacağı temlik alarak davayı devam etmesinin TMK. m. 2 kapsamında değerlendirilemeyeceği- Davalı üçüncü kişi bankanın, davalı müflis şirkete kullandırdığı kredi ile davalı bankanın kredi borçları ödenerek, ipotek tesis edildiğini, buna rağmen kullandırılan kredi tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra ipotek tesis edilmesi ve bundan yaklaşık 1 ay sonra ipoteklerin fekkedilerek daha yüksek verilen kredinin nerde ise 6 katı bedelli yeni ipoteklerin tesis edilmesine ilişkin tasarrufunun İİK. m. 280 uyarınca iptali gerektiği- Uzman bilirkişi aracılığı ile ipotek akit tablosu, davalı banka lehine tesis edilen ticari işletme rehni belgeleri ile ihale tutanağının incelenerek, ihale tutanağındaki makine ve techizatın ipotek kapsamında olup olmadığı veya hangilerinin kapsamında kaldığı tesbit edilerek, tesbit dışında kalan makine ve techizat bedelinin, davacıya ödenen ihale bedeli ile oranlamasının yapılarak ortaya çıkan rakamın davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar üzerindeki ağaçlar sökülüp götürülürse hayatiyetini kaybedecek, ekonomik değer taşımaları nedeniyle de aşırı zararın ortaya çıkacağı, sökülüp götürülmemesi durumunda ise de arazi sahibi olan davacının sebepsiz zenginleşeceği, o yüzden arsa sahibinin ağaçlar nedeniyle iyiniyetli olmayan malzeme sahibine bir miktar tazminat ödemesi gerekeceği, TMK’nin 723/son maddesince bu gibi durumlarda ödemesi gereken tazminatın ağaçların arazi maliki için taşıdığı en az değerle sınırlı olduğu, bu takdirde ödenecek tazminat ağaçların arazi maliki için arz ettiği sübjektif değeri aşamayacağından, uzman bilirkişiden rapor aldırılarak, odun bedelinden kesim giderlerinin mahsup edilmesi suretiyle davalının zenginleştiği miktarın tespit edilmesi ve uyuşmazlığın ulaşacak sonuç dairesinde çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ağaç bedelleri üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarının yer aldığı CD'de davalı borçlu şirketin yetkilisi olan şahsın davalı 3. kişinin de temsilcisi olduğunun, tasfiye memuru olarak işlem yaptığının, dava konusu tasarruf işlemini de davalı borçlu adına ve davalı 3. kişi adına vekaleten şirket yetkilisi olan şahsın yaptığının anlaşıldığı, davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasında organik bağ olduğunun anlaşılmasına göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğunun kabulü gerekeceği-
Uygulamada çeklerin keşide tarihlerinden önce düzenlendiğinin ve keşide gününde ibraz edildiklerinin de sık rastlandığı, davacı vekilinin beyanlarına göre takibe konu çeke dayalı yapılan takibin dayanağının davalı borçlu ile yapılan ticaretten kaynaklı olduğunun, bu ticari ilişki neticesinde de faturalar kesildiğinin, fatura tarihlerinin çek keşide tarihinden öncesine dayandığının iddia edildiği, dosyaya da fatura örneklerinin ibraz edildiği, o halde davacı alacaklı ile davalı borçlu şirket arasındaki alacak-borç ilişkisinin başladığı yani borcun gerçek doğum tarihini tespit edebilmek bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğini saptayabilmek için davacı alacaklının ve davalı borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun doğum tarihinin belirlenmesi, daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Yargıtay ilamı ile "taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğinde olan teknik şartnamede dava konusu işçilik alacakları nedeniyle yüklenicinin sorumlu olacağının açıkça belirtildiği ancak davacı belediyeden tahsil edilen işçilik alacaklarının, dava dışı işçinin sadece davalı şirket nezdindeki çalışmasını değil, dava dışı diğer alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsadığından son işveren olan davalının, ihbar tazminatının tamamından, kıdem tazminatı da dahil olmak üzere diğer işçilik alacaklarından ise, kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinde tam sorumlu olduğu kabul edilerek, konusunda uzman bilirkişiden bu doğrultuda alınacak rapor sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle" bozulmasına karar verilmesine üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda alınan rapor doğrultusunda belirlenen miktarın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin isabetli olduğu-
Trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi- "Davacı yayanın, araçlara ilk geçiş hakkını vermediği ve karşıdan karşıya geçişte kavşak veya yaya geçitlerini kullanmadığı için %75 oranında asli kusurlu, davalı sürücünün ise meskun mahal içerisinde seyrederken aracın hızını hava, yol, görüş ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlamadığından %25 oranında tali kusurlu olduğu" bilirkişi raporunda belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemece asli kusurlu olan davacı yayanın manevi tazminat talebinin tamamına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu, tarafların kusur durumu gözetilerek daha alt seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle, dosyanın bir hukukçu, bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, denkleştirici adalet kuralları da göz önünde bulundurularak 700.000.000 eski TL bedelin uyarlanma suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, bu konuda gerekçeli, karşılaştırmalı, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınması ve oluşacak sonuca göre, tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; 3 jeolog ya da jeomorfolog, 1 harita mühendisi ve 1 ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi kuruluyla yeniden dava konusu taşınmazda keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve topoğrafik memleket haritalarından da yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, her ikisinin çakışmaması halinde çelişkinin nedenlerinin bilimsel verilere dayalı olarak bilirkişiye açıklattırılması, dava konusu taşınmazın komşu parsellerine Hazine tarafından açılmış başkaca davalar var ise bunların dosya arasına alınması ve bu davalarda belirlenip kesinleşen bir kıyı kenar çizgisinin olup olmadığının değerlendirilmesi; eğer var ise bilirkişi kurulundan bu hususları karşılayacak şekilde yeniden rapor aldırılması olacağı-