Her ne kadar “Sözleşmenin Bedeli” başlıklı 1.05. maddede sözleşmenin anahtar teslim götürü bedelli olduğu ve 3.050.000,00 USD üzerinden akdedildiği hüküm altına alınmış ise de tarafların da imzasının bulunduğu kapak sayfasında sözleşme bedelinin 3.900.000,00 USD olarak yazıldığı, yine sözleşmenin “Anlaşmazlıkların Çözümü” başlıklı 1.52. maddesinde, taraflar arasında ihtilaf çıkması halinde delil olarak yalnızca .............’in kayıt ve belgelerinin esas alınacağı, dosya kapsamında bulunan ve ............ tarafından hazırlanan hakedişlerin 3.900.000,00 USD bedel üzerinden düzenlendiği, yine bu hakedişlere istinaden davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından itirazsız deftere kaydedilip ödendiği hususları dikkate alındığında sözleşme bedelinin taraflarca 3.900.000,00 USD olarak kararlaştırıldığının kabulü gerekeceği- Mahkemece yapılacak işin; konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan asıl dava yönünden bedelin 3.900.000,00 USD olduğunun kabulü ile bu bedel üzerinden hesaplama yapılması, karşı dava yönünden ise, talep edilen 4.043.708,00 TL’nin davalı- karşı davacıya iade edilip edilmeyeceği, edilecekse miktarı ve bedellerin tespiti ile bu bedellerin yapıldıkları yıl piyasa rayicine uygun olup olmadığı, önceki raporlar arasındaki çelişkiler ile taraflarca yapılan itirazlar da giderilecek şekilde tespit ettirilip ve taraf defterleri incelenerek davalı karşı davacı tarafından davacı karşı davalıya 275.000,00 USD ödeyip ödemediğinin müstenidatları ile birlikte açıklanarak Yargıtay denetimine elverişli rapor alarak sonucuna uygun karar vermek ve 275.000,00 USD ödendi ise protokoldeki şartların yerine getirilmediği de dikkate alınarak bu kalem yönünden de karşı davanın kabulüne karar vermek, ödenmedi ise talebin şimdiki gibi reddine karar verilmesinden ibaret olduğu-
Dava konusu taşınmazın davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satıldığı, bu halde tapudaki satış bedeli ile bilirkişinin belirlediği gerçek değeri arasında önemli fark bulunmadığı, tapu resmi belge niteliğinde olduğundan burada yazılı miktarın ödediğine ilişkin ayrıca bir belge aranmasına gerek bulunmadığı, davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında akrabalık veya yakınlık, olmadığı , alacaklı İİK'nun 280. maddesi kapsamında borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğu da ispatlamadığından, davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiliğe başvuramayacağından, mahkemece İİK'nun 277 madde koşullarına göre bir değerlendirme yapmak üzere dosyanın bilirkişiye verilmesinin isabetsiz olduğu- Davanın bedele dönüşmesi halinde ve dördüncü kişinin iyiniyetli olması halinde, üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminattan sorumlu tutulması gerekeceği-
Her ne kadar dava konusu hakkında rapor alınmış ise de rapor yeterli olmadığı gibi davalı-birleşen davada davacının bu husustaki itirazlarının da 6100 sayılı HMK’nun 281. maddesi gereği karşılanmadan reddedildiği, mahkemece yapılacak işin; davalı-birleşen davada davacının itirazları değerlendirilmek üzere rapor veya ek rapor almak ve sonucuna göre karar tesisinden ibaret olması gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığı- Mahkemece davacının dayandığı icra takiplerine konu edilen alacaklarının hangi ticari veya hukuki ilişkiye dayandığının tespiti açısından; davacının bu konudaki delillerini sunması için süre verilmesi ve davacı ile borçlu davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi vasıtası ile inceleme ve araştırma yapılarak gerçek bir borç - alacak ilişkisi olup olmadığının buna göre belirlenmesi gerektiği-
Yargılama sırasında dinlenen tanıklar beyanları ile davalının ifadesi arasında çelişki bulunduğundan, mahkemece öncelikle davalı borçlu ve 3.kişinin ne iş yaptıklarının saptanması, şirketlerinin bulunması halinde bu şirketlere ait ticari defterlerin getirtilerek davalılar arasında bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının bilirkişi vasıtasıyla incelenerek tespit edilmesi ve sonucuna göre davalı 3.kişnin davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Özel Dairenin birinci bozmasından sonra kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunun davalı vekiline tebliğ edildiği; bunun üzerine davalı vekili tarafından verilen bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde kusur oranına itiraz edilmeyerek sadece mandalinaların bozuk olduğunun ve bu hususun gözetilerek bilirkişi raporu hazırlanması gerektiğinin ileri sürüldüğü, ne var ki davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürülen bu vakıanın, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu, bu nedenle HMK’nin 141/1 maddesi gereğince davalının bu savunması üzerinde durulmasının mümkün olmadığı, bu itibarla mahkemece, davalının mandalinaların bozuk olduğu yönündeki savunması dikkate alınmadan sadece cevap dilekçesi vermemekle mandalinanın fiyatını da inkâr ettiği de kabul edildiğinden içerisinde ziraat mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı HMK’nın 281/3 maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve D. Bilimleri Fakültesinden gemi inşa iş ve süreçlerinde uygulamayı bilen deneyimli ve tecrübeli öğretim üyelerinden üç kişilik yeni bir bilirkişi kurulu oluşturmak ve oluşturulacak bilirkişi kuruluna dava konusu ve davalının itirazları yönünden yeniden inceleme yaptırılarak taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli açık, ayrıntılı ve gerekçeli rapor almak, rapora itiraz edildiği takdirde bu itirazların ve önceki rapor ile düzenlenecek rapor arasında çelişki doğduğu takdirde bu çelişkilerin giderilmesi için ek rapor almak, davacı yüklenicinin ilk karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmaması nedeniyle davacının reddedilen süre uzatım talepleri yönünden iş sahibi davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşacağını da gözeterek alınan raporları değerlendirmek ve ulaşılan sonuca göre karar vermekten ibaret olması gerekeceği-
Eser sözleşmelerinde, kural olarak yapılan işin miktar ve değerini ispat yükünün yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispat yükünün ise iş sahibinde olduğu- Mahkemece, yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davacı vekili de açtığı asıl ve birleşen dava dosyalarında delil olarak dayandığından, ........... ile ........... tarihleri arasındaki davalı kooperatif defter ve kayıtları baz alınarak sözleşme uyarınca inşaat için yapılan harcama ve imalat miktarı bulunup, sözleşmenin hükümlerine göre davacı alacağının bilirkişilere hesaplattırılması, davacı yüklenicinin ........... tarihli dilekçesindeki ödeme miktarı konusundaki kabulü de gözetilerek davacıya yapılan ödemelerin tespiti, yine davalı iş sahibi kooperatifin asıl davaya cevap dilekçesinde ............. davacı yükleniciye borçlu olduklarını kabul ettiğinin gözönünden bulundurulması, rapora itiraz edildiği takdirde itirazların giderilmesi için ek rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Bir taşınmaz üzerinde 406 sayılı Kanun'un 14. maddesi hükmünce telgraf ve telefon tesisatı kurulmasının, malikin taşınmazı kullanma ve ondan yararlanma haklarını engellememesi halinde mümkün olduğu, dosya içindeki bilgi ve belgelere göre taşınmaza direk dikmek suretiyle elatıldığı davalı kurum tarafından faydalanıldığı anlaşıldığından davacının Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilerek; davalı kurumun elatma tarihi ile elatmaya son verildiği tarih tespit edilip davacı alacaklı tarafından talep edilen ecrimisil dönemi de dikkate alınarak bilirkişiye ecrimisil alacağı hesaplattırılarak sonucuna göre itirazın iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Her ne kadar kira sözleşmesinin 12. maddesinde “Kiracının kiralanan şeyin içinde ve dışında yaptıracağı tezyinat masrafları kendisine ait olacak ve mukavele müddeti bittiğinde yapılan her türlü masraf için tazminat istemeye hakkı olmamak ve bu gayrimenkul inşaatın tamamı mal sahibinin olacaktır.” şeklindeki hüküm mahkemece ilk karara ve direnmeye dayanak alınmışsa da bu hükmün tezyinat giderleri ile ilgili olduğu, davalı-karşı davacının, kiralanana yaptığı zorunlu ve faydalı masrafları kiraya veren malikten isteyebileceği, bu durumda mahkemece, dosyanın konusunda uzman bilirkişilere verilerek davalı-karşı davacı (kiracı) tarafından yapılan imalatların sökülüp götürülebilir olanlarının dışında kalan ve tezyinat niteliği taşımayan zorunlu ve faydalı gider ve eklentilerinin imal tarihindeki değerleri tespit ettirilip, bu bedelden yıpranma payı da düşülerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-