Mahkemece, taraflarca dosyaya sunulan emsaller ve benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılarak, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılarak ilk dönem ecrimisil bedelinin tespit edilmesi ve diğer dönem ecrimisil bedellerinin ise ilk dönem ecrimisil bedeline ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak değerden az olmamak üzere takdir edilmesi ve bu şekilde belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olmadığı- Davalı vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde davalının yapmış olduğu iyileştirmeler sebebiyle davacının ecrimisil alacağı ile takas def’inde bulunduğu anlaşıldığına göre, Mahkemece, TMK’nin 994/1 ve 995/2 maddeleri gözetilerek davalının iyileştirmelerle ilgili talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılması gerekeceği-
HUMK döneminde açılan davada, belirsiz alacak davasına ilişkin HMK'nin 107. maddesinin uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmasa da, dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 127. madde uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def'inde bulunulabileceği- Ecrimisil hesabının uzmanlık gerektiren bir husus olduğu- Taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerektiği-  Ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
Davacıya uygulanan ilacın, doktor yerine hemşire tarafından yapılmasının tıbben uygun olup olmadığının, hemşire tarafından yapılan ilaç sonrası doktorun ne kadar süre geçtikten sonra müdahalede bulunduğunun, yani, davacının ne kadar süre ile solunumun durduğunun, arada geçen süre varsa bu sürenin davacıda gelişen işitme kaybına neden olup olmadığı, anılan ilacın doktor tarafından yapılması ve yine doktor tarafından anında müdahale edilmesi durumunda sonucun değişip değişmeyeceği, ilacın serviste mi veya ameliyathanede mi yapıldığı, yapılan yerin olaya erken müdahale yönünden sonucu değiştirip değiştirmeyeceği, beynin oksijensiz kalması ile gerçekleşen işitme kaybı arasında illiyet bağı olup olmadığının ve davalı hastanede işitme kaybına yönelik tedavi uygulanıp uygulanmadığı hususlarının değerlendirilerek, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hatalarının bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı ve özellikle davacıların itirazlarını karşılayacak, denetimine elverişli bir raporla hasıl olacak sonuca uygun bir kararın verilmesi gerektiği-
Dosyada mevcut bilirkişi kök raporu ve Dairemizin bozma ilamı sonrası alınan ek bilirkişi raporu yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yeterli olup, mahkemece kolluk vasıtası ile sosyal ekonomik durum araştırılması da yaptırıldığı görülmekle, mahkemenin sosyolog bilirkişinin de heyete eklenerek ek rapor alınması yönünde ara kararının yerinde olmadığı, o halde mahkemece dosyada mevcut bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, sosyolog bilirkişinin heyete eklenmesi ve ek rapor alınması için masraf yatırılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olacağı, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapıların da gireceği, taşınmaz üzerinde yer alan dükkanın davalı tarafça meydana getirilmediği hususunda taraflar arasında anlaşmazlık olmadığı nazara alınmak sureti ile işgal tazminatının dükkan niteliği kabul edilerek belirlenmesi, bu kapsamda Daire uygulamalarına uygun şekilde emsallere göre araştırma yapılıp, ecrimisil istenilen ilk dönem başlangıç tarihi olarak baz alınmak suretiyle hesaplama yaptırılarak ilk dönem için miktarın belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda talep miktarı ve kazanılmış müktesep haklar gözetilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken işgal tazminatının arsa niteliği ile belirlendiği bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Desteğin vefatından önceki geliri tespit edilirken, işlettiği işyerinin, desteğin sağlığında yapmış olduğu kişisel katkısının belirlenmesi gerektiği- Desteğin ölüm tarihindeki sosyal ve ekonomik durumu ilgili yerlerden araştırılarak, desteğin mesleği de tespit edilerek, desteğin kişisel özellikleri nedeniyle işine bedensel katkısının ne oranda olabileceği hususunda alanında uzman bilirkişiden rapor aldırılmak suretiyle, desteğin tarımsal faaliyetinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip sonucuna göre (usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 17.11.2020 T. E: 1173, K: 7287-
Mahkemece; davalı-borçlu şirketin malvarlığında önemli bir yeri tutan tasarrufların, örtülü işletme devri niteliğiyle alacaklı lehine karinenin oluştuğu, aksinin de davalı tarafından ispatlanmadığı belirtilmişse de; dava konusu taşınmazların davalı borçlu şirketin ticari işletmesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığı, bu durumda mahkemece yapılması gereken işin; konusunda uzman bir bilirkişi aracılığı ile davalı borçlu şirketin tüm ticari sicil kayıtları ve tüm ticari defterleri getirilerek üzerinde inceleme yapılarak, şirketin sermayesinin belirlenip, dava konusu taşınmazların toplam değerinin (bilirkişi tarafından belirlenen) söz konusu şirketin belirlenen sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibaret olacağı- Dosya kapsamında yer alan SGK kayıtlarına göre; davalı borçlu şirket yetkilisi ve davalı üçüncü kişinin daha önce ... ünvanlı işyerinde çalıştıkları anlaşıldığından; davalı üçüncü kişinin davalı borçlu şirketin İİK. 280. madde kapsamında alacaklıya zarar verme kastıyla taşınmazlarını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasının keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan muteriz borçlu (ciranta) tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği, o halde, bölge adliye mahkemesince HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takibe dayanak çekin keşide tarihi altındaki imzanın, keşide yerinde mevcut keşideci imzası ile karşılaştırılıp aynı elin ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tüzük hükümlerine aykırı derneğe üye yapıldığı ileri sürülen davacıların dernek üyeliğinden çıkarılmalarına dair genel kurul kararı ile genel kurulda alınan diğer kararların iptali istemi-