Geç teslim edilen konuta dair her ay için kira bedeli, bir önceki aya ilişkin kira bedeli üzerinden üretici fiyat endeksi dikkate alınarak artış yapılmak suretiyle belirlenerek hesaplanmış ise de konut kira bedelinin bir yıl süre ile sabit kalacağı dikkate alınarak kira kaybının tespit edilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemi- Maluliyet oranının tespiti- Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince hükmedilen vekalet ücreti-
Alacak istemi- Davacı, davadışı kooperatife yapılan ödemelere ilişkin bir takım makbuzlar ibraz etmiş olup, buna göre ödeyenin davacı, ödemeyi alanın davadışı kooperatif (kaşesi, imzası) olarak gösterildiği, makbuzlardan bazılarının tarihinin dairenin teslim tarihinden sonra olduğu, ödemenin neye ilişkin yapıldığına dair makbuzların üzerinde herhangi bir açıklama bulunmadığı anlaşıldığından, yeterli araştırma ve bilirkişi incelemesi yapılmadan, eksik inceleme ile karar verilemeyeceği-
İlgililere bizzat bildirim yapılmadığı için bağlayıcılık niteliği taşımayan kıyı- kenar çizgisi karşısında, bilirkişi heyeti vasıtası ile kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi gerekmiş olup, mahkemece ilk olarak akademik ünvanlı jeoloji mühendisleri ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu heyeti ile birlikte keşif icra edilerek keşfen kıyı kenar çizgisinin belirlendiği, bilirkişi kurulu tarafından sunulan fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın krokide (A) harfi ile gösterilen 18.637,35 m2'lik kısmının yeni belirlenen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının belirtildiği, sonraki bilirkişi kurulu raporunda ise, 4 adet araştırma çukurunun açıldığı ve bu kısımlarda denizel plaj çökellerine rastlanılmadığı belirtilerek dosyada mevcut kıyı kenar çizgisi olarak adlandırılan kıyı kenar çizgisi ile uyumlu olmayan yeni kıyı kenar çizgisinin belirlendiği, en son düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, 7 adet araştırma çukuru açıldığı, arazi incelemesinde denizel etki oluşumuna rastlanmadığı ve taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığının belirtildiği görülmüş olup dava konusu taşınmazın yüzölçümünün büyük olması (20.730 m2) dikkate alındığında gözlem çukurlarının taşınmazın hangi kısmında açıldığının önem arz ettiği, ne var ki gözlem çukurlarının nerede açıldığı harita üzerinde işaretlenmediğinden bu hususun denetlenemediği, ayrıca keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisinin rapor eki olan kroki üzerinde gösterilmediği, bu hâliyle bilimsel verilere dayanmayan bilirkişi heyet raporunun denetime elverişli olmadığı ve hükme esas alınamayacağı- Bilirkişi heyet raporları birbiriyle çelişkili olduğundan mahkemece bu çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının da hatalı olduğu- Bilirkişi heyeti vasıtası ile yeniden yapılacak keşif neticesinde kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi, dava konusu taşınmazda açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin bilimsel gerekçeler gösterilmek suretiyle açıklığa kavuşturulması ayrıca keşfi izlemeye ve infaza olanak sağlayacak biçimde fen bilirkişisine kroki düzenlettirilmesi, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısım var ise kroki üzerinde işaretlenmesi ve renkli olarak belirtilmesi gerektiği-
Kaçak elektrik tespit tutanağından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile bu borç nedeniyle davalı tarafa ödenen bedelin istirdadı istemi- Dosyanın önceki bilirkişi dışında başka bir uzman bilirkişiye verilmesi; talep edilen kaçak elektrik bedelinin tutanağın düzenlendiği tarihteki yönetmelik ve 622 sayılı kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı iş sahibinin açık ayıplarla ilgili ihbar külfetini yerine getirdiğini tanık beyanıyla ispatladığı gözetilerek hem açık ayıplar hem de gizli ayıplar yönünden ikinci bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak tespitte saptanan bulgular doğrultusunda ve tespit raporunda ayıplı olduğu belirtilen imalatlar için gerekli giderim bedelinin tespit tarihindeki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre KDV eklenmeksizin hesaplattırılıp, bulunacak bedel üzerinden karar verilmesi gerektiği- Hukukî işlem benzeri maddî vakıa niteliğindeki ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanlarıyla da ispatlanabileceği, açık ayıplar bakımından tanık sıfatıyla dinlenen davacının eşinin anlatımlarının dosya kapsamında bulunan delil ve belgelere uygun olduğu, buna karşılık ifadeleri üstün tutulan davalı tanıklarının da davalının işçileri olup olayla ilgili doğrudan menfaatlerinin bulunduğu gözetilmeksizin sadece davacının eşi olduğu için davacı tanığının açık ayıpların da makul süresi içinde davalıya bildirildiğine yönelik beyanlarına itibar edilmemesinin hatalı olduğu-  Gizli ayıplı işlerin giderim bedeli konusunda mimar bilirkişinin düzenlediği birinci rapor ile yargılamanın devamı sırasında inşaat mühendisi ve mimar bilirkişiden oluşan heyet tarafından hazırlanan ikinci raporda bir kısım imalatların tamamlandığından bahisle hesaba katılmadığı dikkate alınmaksızın, her iki raporda saptanan tutarların birbirine çok yakın olduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için üçüncü kez keşfe gidilerek yeniden rapor alınmasının usul ekonomisine aykırı olacağı, gizli ayıpların giderilmesi için gerekli bedelin ayrı olarak hesaplandığı birinci rapora itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle birinci rapor yeterli kabul edilerek bu rapora göre hüküm kurulmasının da usul ve yasaya uygun olmadığı-
Davacı hakkında farklı tarihlerde düzenlenen 10 ayrı kaçak tespit tutanağı nedeniyle tahakkuk ettirilen faturalardan kaynaklı menfi tespit talebi- Önceki bilirkişi dışında konunun uzmanı bilirkişiden, kaçak tespit tutanakları nedeniyle davalı şirketin davacıdan isteyebileceği bedelin tespiti noktasında, kaçak tutanak tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik ve ilgili kurul kararlarında açıklanan yöntemle hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmeler ve ilgili mevzuat ile birlikte tıbbi değerlendirme de yapabilecek, üniversitede öğretim üyesi olan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı doktorlardan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden; tarafların iddia ve savunmalarına göre verilen tedavi hizmetinin ilgili mevzuata uygun olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde değerlendirildiği; ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davacının itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğramış, eksik inceleme yapan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Elektrik tellerinden çıkan yangından kaynaklı zararın olay tarihinden faiziyle tahsili istemi- Davacının zararının olay tarihindeki değerlere göre tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi raporunda; davacının taşınmazında bulunan ürünlere ilişkin zarar hesabında, üretim giderlerinin düşülmemiş olmasının hatalı olduğu-
Mahkemece, son beş yıldan önceki alacakların zamanaşımına uğradığı kabul edilerek yapılan hesaplama isabetli bulunmuş ise de, 2009 yılı tam tasdik sözleşmesine istinaden talep edilen ....... TL yönünden mahkeme gerekçesinde bir değerlendirme yapılmamış, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğu- Yapılan ödemeler yönünden de taraflar arasında çekişme bulunduğu tartışmasız olup, mahkemece; davacının bu yöne ilişkin itirazları dikkate alınarak icra takibine konu döneme ilişkin alacağın hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-