Alacaklının, borçlu tarafından sunulan ek protokolü, ........... tarihli itirazın kaldırılması dilekçesi ile istinaf ve temyiz dilekçelerinde yani tüm aşamalarda inkar ettiği, altındaki imzayı da kabul etmediği ve gerekirse imza incelemesi yapılmasını talep ettiği görülmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nce alacaklı tarafından söz konusu protokoldeki imzaya karşı çıkılmadığı gerekçesiyle ek protokol hükme esas alınmak suretiyle sonuca gidilmesinin doğru bulunmadığı, her ne kadar dar yetkili icra mahkemesinin icra takibine dayanak yapılan belgedeki inkar edilen imzayı inceleme yetkisi yok ise de; borçlu tarafından sunulan .......... tarihli sözleşme altındaki imzanın alacaklıya ait olması durumunda, sözleşme tarihleri gözetildiğinde önceki sözleşmenin uyuşmazlık konusu kira bedeli yönünden değiştirildiğinin, taraflar arasındaki akdi ilişkinin kira bedeli yönünden son sözleşmeye göre devam ettiğinin kabulü gerekeceğinden, mahkemece, borçlunun dayandığı ek protokoldeki imza alacaklı tarafından inkar edildiğinden İİK’nun 269 c / II maddesi hükmü gereği aynı Kanun’un 68. maddesine göre anılan ek protokolün aslının temini ile, protokoldeki imzanın alacaklıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması (re'sen emsal araştırması yapmak ya da taraflara emsal kira sözleşmesi sunmaları için de süre ve imkan tanınmak suretiyle) mahallinde yeniden keşif yapılarak, gayrimenkul değerlendirme uzmanı, fen bilirkişisi ve inşaat mühendisinden oluşan üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden (önceki bozma ilamı ve), (taşınmazın büyüklüğü, niteliği, yöredeki rayiç ve çevre özellikleri de nazara alınarak) bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra davanın belirsiz alacak davası olduğu gözetilerek bu çerçevede dosya kapsamına uygun bir karar verilmesi gerekirken, hesaplama yöntemi Daire uygulamasına aykırı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
İş kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma sebebiyle tazminat istemine ilişkin davada hangi hukuk kurallarının uygulanması gerektiği-
Aynı taşınmazlar yönünden farklı dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında, taşınmazların değeri ve yüzölçümü hususlarında çelişki oluştuğu, bu durumda, bu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine yönelik yeni bir uzman bilirkişi heyeti teşekkül ettirilerek 12 numaralı parselin gerçek m2sinin de dikkate alınarak, satış tarihindeki gerçek değerlerinin, diğer dava dosyasındaki raporla çelişki yaratmayacak şekilde yeniden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, dosyanın infaz edilmesi nedeni ile dosyadaki tüm hacizlerin fekkine karar verilip haciz ortadan kalktığına göre, davanın konusuz kaldığı dikkate alınmadan işin esasına yönelik yazılı biçimde karar verilmesinin isabetli olmadığı, mahkemece yapılması gereken işin, davanın reddi yerine konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vererek, maktu karar ve ilam harcı ile dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesinden ibaret olduğu- Mahkemece davalı üçüncü kişi şirket vekilinin mahcuzlara ilişkin olarak sunduğu faturaların defterlerinde kayıtlı olup olmadığı (açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması göz önünde bulundurularak), faturaların gerçekliği, bunların mahcuzlara uygunluğuna ilişkin mali müşavir bilirkişiden Yargıtay denetimine elverişli rapor hazırlaması istenerek, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, taşınmazlar başında keşif yapılarak, uzman bilirkişilerden açıklanan ölçütleri yansıtan, paylı taşınmazların zaman ve yer olarak bölünme biçimini belirleyen, çeşitli seçenekleri içeren rapor alınması, her bir paydaşın kullanıp yararlanacağı bir yerin bulunması halinde, dahi zaman olarak bölünmesi, kullanım şeklinin taşınmazların sürekli özgülenmesi şeklinde yapılamayacağı gözetilerek bunlardan en uygun olanına hükmedilmesi gerekeceği-
Araçtaki arızanın imâlat hatasından kaynaklandığı ve açık ayıp niteliğinde olduğu sabit olduğundan, bilirkişi tarafından tekrar inceleme ve değerlendirme yapılmasını gerektiren teknik bir konu bulunmadığı- Araçtaki imâlat hatasından kaynaklanan açık ayıp nedeniyle davacının, eBK. 203 uyarınca aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini yönündeki talebinde haklı olduğu-
Zorunlu deprem sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemi-