Uyulmasına karar verilen bozma kararı doğrultusunda davacıya ödendiği anlaşılan bedel tenzil edilmek suretiyle yapılacak hesaplama sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bozma gereklerini karşılamayan rapor doğrultusunda hüküm tesisinin hatalı olduğu-
Mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine tevdiiyle, kaçak tahakkuku nedeniyle davalı şirketin, davacı taraftan isteyebileceği bedelin tespiti noktasında, kaçak tutanak tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat çerçevesinde hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli, davacının itirazlarını da karşılar şekilde rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, her ne kadar, davalı anne ve baba yönünden, ev başkanı sıfatından kaynaklanan sorumluluklarının davacı tarafından ispatlanamadığı belirtilmiş ise de, davalıların ev başkanı olarak oluşan zarardan, kusursuz olarak sorumlu bulundukları, davacı tarafından ispatının gerekmediği, davalıların ise sorumluluktan kurtulmaya yönelik, alışılmış şekilde, durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle çocuğu gözetim altında bulundurduklarını, dikkat ve özen göstermeleri halinde dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceklerini ispat edemedikleri anlaşıldığından; mahkemece; davalı anne ve babanın, ev halkından olan küçüğün meydana getirdiği zarardan, ev başkanı sıfatıyla kusursuz sorumlu oldukları dikkate alınarak, oluşan zarar miktarından sorumlu tutulmaları gerekeceği- Mahkemece; davacı idarenin yangına müdahalesine yönelik görev ve sorumluluklarını yerine getirip getirmediği, müterafik kusurlu olup olmadığı hususunda konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan ( orman ve elektrik mühendislerinden oluşacak şekilde ) aldırılması, davacı idarenin müterafik kusurlu olduğunun belirlenmesi halinde ayrıca olayın oluş şekline göre takdiri indirim yapılması hususu birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu- Davalı anne ve babanın kendilerine asaleten, çocukları .......... adına velayeten verilen vekaletname ile yargılamada vekil ile temsil edildikleri, davalı çocuğun yargılama sırasında ergin olduğu anlaşılmakla, mevcut vekili ayrıca görevlendirmek suretiyle, usuli sorunu ortadan kaldırabileceği açıklanarak, bu yönden kendisine imkan tanınması suretiyle yargılamaya devam edilmemiş olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece; ödeme belgelerine karşı çıkılması halinde doğruluğunun araştırılması ve ödeme belgelerini de değerlendirecek şekilde yeniden bilirkişi raporu aldırılarak, delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hakem heyetince kusur konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden, ........... Çocuk Mahkemesi ................ sayılı ceza dosyası da dosya içerisine alındıktan sonra, buradaki beyanlar dikkate alınarak ve var ise alınmış hükme dayanak raporlar da değerlendirilmek suretiyle davalı yanın somut itirazlarını da karşılar nitelikte kusur raporu alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- İtiraz Hakem Heyetince; davacının maluliyet oranının tespiti için, Adli Tıp Kurumu'ndan ya da üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıkları’ndan olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınarak, davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için, yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan, davacının itirazlarını karşılar biçimde, önceki bilirkişi raporlarını da irdeleyen ve çelişkiyi giderecek mahiyette, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; davacının talebi yanlış değerlendirilmek suretiyle raporlar arası çelişki giderilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Takip konusu düzeltilerek onama ilamında belirtilen 2942 sayılı Kanun'un 10. maddesini değiştiren 6459 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince işletilen kanuni faiz alacağı ayrıca istenebilir ise de bu alacağa faiz hesaplanmasının mümkün olmadığı- Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmekte olup, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine, 6459 sayılı Yasa'nın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca işletilen bu faiz alacağının kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının fer'i niteliğinde olduğu, asıl alacağa bağlı bu kalemin takibe konu edilmesi halinde, icra vekalet ücreti hesaplamasının AAÜT uyarınca maktu olarak tayini gerektiği gibi, tahsil harcının da maktu alınması gerekeceği- Mahkemece, gerektiğinde yeniden bilirkişiden ek rapor alınarak, 14.05.2012 tarihi ile 06.09.2012 tarihi arası faiz alacağı istenebileceği göz önünde bulundurularak ve borçlunun icra emrinin tebliğinden 2 gün sonra yaptığı ödeme dikkate alınarak bakiye alacağın bulunup bulunmadığı konusunda İİK 17/1 maddesine uygun Yargıtay denetimine elverişli bir hesaplama yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacının kaçak elektrik kullandığı dikkate alınarak, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden, davalı şirketin davacı taraftan isteyebileceği kaçak ve ek tahakkuk bedelinin tespiti noktasında, Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik uyarınca alınan 622 sayılı Kurul kararı çerçevesinde hesaplamayı içerir, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu şirketin tespit edilen adreslerinde haciz yapıldığının; haciz tutanaklarında da; borçlu şirketin ve borçlu şirkete ait haczi kabil malın bulunmadığının tespit edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca her ne kadar davalı borçlu şirkete ait taşınmazlara haciz konulmuşsa da; bu taşınmazlar üzerinde ipotek ve hacizlerin bulunduğu, böylece davacının alacağını karşılamaktan uzak olduğu da görüldüğünden, borçlu şirketin aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği- Uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığının sıklıkla görüldüğü, bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı çeklerin ve ilamsız takibe konu alacağın tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağının verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği-
Dava konusu baz istasyonunun bahsi geçen Elektronik Haberleşme Cihazları Güvenlik Sertifikası Yönetmeliği'nde belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp, Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-