Borçlunun hakkında yapılan takipte pasif takip ehliyeti bulunmadığı yönündeki başvurusu şikayet niteliğinde olup, genel haciz yoluyla takipte borçlunun, icra dairesinde borca itiraz etmiş olmasının, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak, takip ehliyeti yokluğu nedeniyle takibin iptalini istemesine engel teşkil etmeyeceği, yani, borçlunun özetlenen talepte bulunmasında hukuki yararının olduğu- Borçlu tarafından ileri sürülen kefaletin şekil şartlarına ilişkin hususun açılacak olan itirazın iptali davasında değerlendirileceği- Mahkemece, takibe dayanak borca esas kredi sözleşmesinin niteliği incelenerek, tüketici kredisi olup olmadığı tespit edildikten sonra, şayet tüketici kredisi olması halinde, TBK'nun 585. maddesinde ön görülen koşulların bulunup bulunmadığı re’sen değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Fon alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin olarak getirilen "borçlular tarafından yapılan itirazlar satış dışında takip işlemlerini durdurmaz" şeklindeki istisnai düzenlemeden varlık yönetim şirketleri yararlanamayacağı- Borçluların icra dairesine yaptıkları itirazlarının ödeme emri tebliğ tarihleri itibariyle yasal yedi günlük süresi içerisinde yapıldığının saptanması halinde ise, borçlular hakkındaki takibin İİK'nun 66. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce durdurulmasına ve böyle bir durumda hacizler de takip kesinleşmeden konulmuş olacağından, İİK'nun 78. maddesi hükmüne göre geçersiz sayılan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, borçlu tarafından süresi içinde takibe itiraz edildiği için takibin durması gerekeceğinden, icra müdürlüğünün takibin devamı yönündeki karar ve işleminin iptali ile borçlu aleyhine yapılan işlemlerin ve borçlunun malları üzerine konan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Havale tarihine göre borca itirazın ise yasal yedi günlük süre içerisinde olmadığı, alacaklının buna yönelik şikayeti bir hakkın yerine getirilmemesinden kaynaklandığından süresiz olarak ileri sürülebileceği-
Adi kiraya ve hasılat kirasına ilişkin takiplerle ilgili olarak İİK.’nun 269. maddesinde "kira bedelinin hangi aylara ait olduğunun açıklanması gerektiği"ne dair bir düzenleme mevcut olmadığı- Borcun sebebinin ve alacağın konusunun hangi aya ilişkin olduğunun net olarak takip talebinde gösterilmesi gerektiğinden bahisle "itirazın kaldırılması" davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Alacaklının takibi sürdürme iradesinin bulunması halinde, ödeme emri kendisine tebliğ edilememiş olsa da borçlunun itirazda bulunabileceği-
Ödeme emrine ilişkin tebligat,Teb. K.nun 17. maddesine aykırı olarak borçluya tebliğ edilse de, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca itiraz etmesi nedeniyle Teb. K.'nun 32. maddesi gereğince en geç bu tarihte tebliğ işlemine muttali olduğunun kabulü gerekeceğinden, icra mahkemesine yedi günlük süreden sonra yapılan şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Mahkemece, borçlu adına İİK'nın 62 ve 66. maddeleri gereğince usulüne uygun olarak yapılmış bir itirazın bulunmadığı gözetilerek, alacaklının şikayetinin kabulü ile borçlu hakkındaki takibin devamına karar verilmesi gerekeceği-
İtirazın, duruşma açılmadan dosya üzerinden sonuçlandırıldığı ve alacaklı vekilinin bir cevap da vermediği anlaşıldığından, borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-