Borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü şikayeti dışındaki diğer taleplerinin borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre İİK' nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine yapılması gerekeceği, icra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itirazın sonuç doğurmayacağı-
Takibin mükerrer olduğu hususu takip şekli itibarı ile İİK'nun 62. maddesi uyarınca yasal 7 günlük sürede borçlu tarafça icra dairesine yapılması gereken "borca itiraz" niteliğinde olup, mahkemece bu hususun re'sen gözetilmesinin mümkün olmadığı-
Borçluya örnek 7 ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten 1 gün sonraki tarihi taşıyan itiraz dilekçesinin, icra müdür yardımcısı ...tarafından havale edilip imzalandığı, ancak tutanağa geçirilmediği, ayrıca itiraz dilekçesinin, UYAP sistemine ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süreden sonra kaydedildiği görüldüğünden, borçlunun itirazının süresinde olduğunun kabul edilemeyeceği-
Tüzel kişiler aleyhine yapılan takiplerde, borçlu tüzel kişinin organının (temsilcisinin) ödeme emrine itiraz edebileceği-
İcra takibinin, mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olması halinde, İİK. mad.  53 uyarınca süresiz şikayet yoluna başvurulamayacağı- Borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği-
Alacaklının genel haciz yolu ile yaptığı takipte borçlunun; "Vekalet ücretinin maktu olarak talep edilmesi gerekirken, nisbi olarak talep edilmiş olmasına itiraz etme zorunluluğu ortaya çıkmıştır" biçiminde yapılan açıklama kısmi itiraz niteliğinde olup, itiraz edilen kısmın cihet ve miktarı açıkça gösterilmediğinden itirazın İİK'nun 62. maddesine uygun olmadığı-
Davaya konu 29.06.1996 günü imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın dayanağını oluşturan teminat mektupları süresiz olup, davacı banka hesabı 15.05.2013 tarihli ihtarname ile kat ettiğinden zamanaşımı süresinin kat tarihinden itibaren başlayacağı, sözleşme tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borca itiraz Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmadığından, itirazın takip dosyası ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği, borçlunun şahsı adına itirazda bulunmadığının kabulünün aşırı şekilcilik olacağı-
Alacaklı tarafından seçilen takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmesi fuzuli olduğu gibi bir hukuki sonuç da doğurmayacağı-
Borçlunun itirazının, borca itiraz niteliğinde olup, takip prosedürü itibariyle genel haciz yolu ile takipte İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal yedi günlük itiraz süresi içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekeceği, dolayısıyla icra mahkemesine yapılan itirazın fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmayacağı, bu nedenle mahkemece itirazın reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne ayrıca istem ödeme emrinin iptali talebi ile sınırlı olduğu halde HMK.nun 26. maddesine aykırı şekilde talep de aşılmak suretiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-