İcra takibinin, mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olması halinde, İİK. mad. 53 uyarınca süresiz şikayet yoluna başvurulamayacağı- Borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği-
Alacaklının genel haciz yolu ile yaptığı takipte borçlunun; "Vekalet ücretinin maktu olarak talep edilmesi gerekirken, nisbi olarak talep edilmiş olmasına itiraz etme zorunluluğu ortaya çıkmıştır" biçiminde yapılan açıklama kısmi itiraz niteliğinde olup, itiraz edilen kısmın cihet ve miktarı açıkça gösterilmediğinden itirazın İİK'nun 62. maddesine uygun olmadığı-
Davaya konu 29.06.1996 günü imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın dayanağını oluşturan teminat mektupları süresiz olup, davacı banka hesabı 15.05.2013 tarihli ihtarname ile kat ettiğinden zamanaşımı süresinin kat tarihinden itibaren başlayacağı, sözleşme tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borca itiraz Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmadığından, itirazın takip dosyası ile birlikte değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği, borçlunun şahsı adına itirazda bulunmadığının kabulünün aşırı şekilcilik olacağı-
Borçlunun itirazının, borca itiraz niteliğinde olup, takip prosedürü itibariyle genel haciz yolu ile takipte İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal yedi günlük itiraz süresi içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekeceği, dolayısıyla icra mahkemesine yapılan itirazın fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmayacağı, bu nedenle mahkemece itirazın reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne ayrıca istem ödeme emrinin iptali talebi ile sınırlı olduğu halde HMK.nun 26. maddesine aykırı şekilde talep de aşılmak suretiyle takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından seçilen takibin şekline göre uygulanması gereken İİK.'nun 62. maddesi hükmüne göre; her türlü itirazın, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yapılmasının zorunlu olduğu, bu durumda, borçlunun itirazlarını, icra dairesi yerine icra mahkemesine bildirmesi fuzuli olduğu gibi bir hukuki sonuç da doğurmayacağı-
İtiraz etmek isteyen borçlunun, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu-
İcra müdürlüğünün bakiye borcu fazla hesaplandığından bahisle dosya hesabı muhtırasının iptali için icra mahkemesine yapılan başvuruda, bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun olduğu için mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği, ödeme emrine itirazın yasal süreden sonra yapıldığından bahisle şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozmanın hatalı olduğu-
İtiraz, İİK.'nun 62/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süre geçirildikten sonra yapılmış olduğundan, adı geçen borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş bulunduğu, belirtilen durum karşısında, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde mirasın reddine ilişkin mahkeme kararını icra müdürlüğüne sunmak suretiyle kesinleşen takipte, takibin durdurulması ile hacizlerin kaldırılmasını isteyemeyeceği-
Borçluların icra müdürlüğüne itirazından sonra temlik sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle alacaklının takipte sıfatının olmadığına yönelik icra mahkemesine yaptığı başvuru fuzuli bir işlem olup, icra mahkemesince işin şikayet yoluyla çözümlenmesinin mümkün olmadığı-