Trafik kazası nedeniyle oluşan araç hasar bedeli istemine ilişkin davada, taraflar tacir olup her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren haksız fiilden kaynaklanan davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Temyiz yoluna başvuru harcının yatırılmayan ve dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği tespit edilen fer'i müdahilin temyiz isteminin reddi gerektiği- Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden tüketici konumundaki davacı tarafından açılan off shore hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu-
Davalı ve davacı tacir olup trafik kazasından oluşan hasarın tahsili için açılan icra takibine yönelik itirazın iptali için açılan davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği- Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği-
Evlilik birliği içinde doğan, boşanma ilamıyla velayeti anaya verilen çocuğun, evlilik birliği içinde doğumla kazandığı soyadının davacı ananın soyadı ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı, bu istemin hukuki bir dayanağı olmadığı gibi soyadı değişikliğinin çocuğun evlilik içinde doğmakla kazandığı meşru statüye ve onun yüksek menfaatlerine zarar vereceği gerçeği karşısında, bu tür davalara bakmakla görevli Aile Mahkemesince bu yönde açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 15.01.2007 tarihinde kadastro tespitlerinin yapıldığı, çalışmaların 07.04.2007 tarihinde kesinleştiği görüldüğünden 17.10.1997 tarihinde açılan ve tescil istemine ilişkin davanın kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olduğunun kabulü ile Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu-
Mal rejiminin boşanma dava tarihi itibariyle sona erdiği; mahkemece, talebin bu kısmının aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlık olarak nitelendirilip esastan kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu; talebin, genel hükümlere dayalı olarak alacak niteliğinde olup, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bulunmadığından, anılan istek bakımından 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesinin görevli bulunmadığı-
Davacının, davalı şirkete ait gemide gemi adamı olarak çalıştığını iddia ederek davalıdan alacağının tahsili için iş bu davayı açtığından, geminin yabancı bayrak taşıdığından D. İş Kanunu hükümlerinin uygulanamayıp, davacının talebi hakkında uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümleneceği anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Taşınmazın, en son noktada el değiştirmesi sonucunu doğuran ve ortaklığın giderilmesi, paydaşlığın giderilmesi veya izale-i şuyu davası olarak nitelendirilen davalarda mülga 1086 sayılı HUMK’nın 8. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesi nin görevli olduğu- Birbirine benzerlik bulunan bu davalardan "ortaklığın giderilmesi" davalarında görevli mahkemeyi belirleyen kanun koyucu, "paydaşlıktan çıkarma" davalarında görev konusunda bir düzenleme getirmemişse de, uyuşmazlığın çözümü için izlenecek yol ve yapılacak araştırma, hakkın ve taşınmazın paylaştırılması ve satış aşamaları açısından benzerlikler taşımakta olduğuna göre, daha kapsamlı olan ortaklığın giderilmesi davalarında görevli olan "sulh hukuk mahkemesi"nin, daha dar kapsamlı olan "paydaşın ortaklıktan çıkarılması" davasında da görevli olması gerektiği-
Sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının bu alacağın varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikteki delillerle ispatlaması gerektiği- Davacının iddiası gerçek bir alacağın bulunmadığı değil, alacağın bulunduğu fakat sona erdirildiği noktasında ise, ispat külfetinin davacıya yüklenmesi gerektiği- Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itirazın, alacağın esas ve miktarına ya da bununla birlikte sıraya yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK’nın m.142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK’nın m. 142/son) ileri sürülmesi gerektiği- Görev hususu açıkça temyize gelmese de, bu hususun temyiz mahkemesince re'sen gözetileceği- Davacı tarafın müvekkili alacağının kamu alacağı olduğu ve haczinin de davalı Vergi Dairesi haczinden önce olduğuna yönelik isteminin takip hukuku kurallarının yanlış uygulanmasına yönelik olduğu, davalı Vergi Dairesi alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığı ve icra mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, bu taşınmazla ilgili davanın HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkemenin HMK. mad. 2/1 uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu- Görev hususu, açıkça temyize gelmese de, bu hususun, temyiz mahkemesince re'sen gözetilmesi gerektiği- Davalılardan banka tacir ise de, davacı ile davalılar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi, uyuşmazlık davalılardan .. ile dava dışı borçlu arasında düzenlenen bononun muvazaalı olup olmadığı ve davalılardan banka ile dava dışı borçlu arasında düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipotekli alacağın miktarının belirlenmesi isteminden kaynaklandığından, mahkemece, davanın "nispi ticari dava olmadığı" ve dava tarihi itibariyle asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek; HMK. mad. 114/1-c ve 115/2 uyarınca, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Sıra cetveline yönelik şikayetlerde icra mahkemesinin, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği- Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında, davanın kabulü halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerektiği-