Göreve ilişkin kurallar mahkemece kendiliğinden dikkate alındığı- Davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunduğundan ve sigorta hukuku TTK. 1401 vd., zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiş olduğundan, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin dava ticari dava olup görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Satışların muvazaalı olduğu iddiası ile iptali ve davalı eş adına tescili, bunun yanında davalı eşe dönecek tapu kaydının eşler arasındaki mal rejimi gereğince tasfiye edilerek yarı paya ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili mümkün olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunulduğu, 3. kişilere geçen taşınmazlara ait tapu kaydının iptali ile eski malikine yani davalı eşe dönüşünün sağlanması ile ilgili davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunduğu; anılan taşınmazların tapu kaydının iptali ile eski malike dönüşü sağlandığında, açılan edinilmiş mallara katılma alacağının tahsili sağlanmış olacağı, davacının istekleri arasında yer alan taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi gereği yarı paya ait tapu kaydının iptali ve tescili; mümkün olmadığı takdirde alacak (katılma alacağı) isteği bakımından bu davaların çözüm yeri aile mahkemeleri olduğu, davacının diğer isteğinin ise, TBK’nun 19.maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle tapu iptali ve davalı eş adına tescili olup bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olduğu; her iki davanın birlikte Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının hatalı olduğu-
Hakimin maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği; soru sorup delil gösterilmesini isteyebileceği- Eksikliğin komşu parsellerden kaynaklandığının iddia edilmesi halinde ise davanın bu parsellere yönelik olduğu göz önünde bulundurularak tutanakların getirtilip kesinleşip kesinleşmediği saptanarak görev hususun buna göre belirlenmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki katılma alacağı isteği bakımından davanın çözüm yerinin aile mahkemeleri olduğu, aile mahkemesi olmayan yerlerde ise, asliye hukuk mahkemelerinde davanın "aile mahkemesi" sıfatı ile görülüp karar bağlanması gerekeceği- Davacının diğer isteği ise TBK’nun 19. maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkin olduğundan bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yerinin HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı, mahkemece her iki davanın birlikte asliye hukuk mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının doğru olmadığı- Aile mahkemesince, katkı payı alacağına hükmedilmesi durumunda hükmedilen katkı payı alacağı ile boşanma davasının kesinleşip kesinleşmediği, tenfiz edilip edilmediği de belirlenerek anılan dava sonucu hükmedilen alacaklar gözönüne alınarak, tasarrufların TBK’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ile boşanma davası ile tazminat ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
Trafik kazası nedeniyle oluşan araç hasar bedeli istemine ilişkin davada, davacı limited şirketi ve davalı İski tacir olup her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren haksız fiilden kaynaklanan davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
HMK. mad. 1 gereğince görevin kamu düzeni ile ilgili olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi zorunlu bir usul kuralı olduğu-
Temyiz yoluna başvuru harcının yatırılmayan ve dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği tespit edilen fer'i müdahilin temyiz isteminin reddi gerektiği- Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden tüketici konumundaki davacı tarafından açılan off shore hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu-
Davacının davalı bankadan hileli işlemlerle oluşturduğu zararın giderilmesi amacıyla açtığı davanın bankacılık işleminden kaynaklandığından Tüketici Mahkemesi'nin görevli olduğu-
Kadın dava dilekçesinde erkeğin kendisini hırsızlıkla itham ettiği vakıalarına dayanmamış olup, kadın tarafından iki haftalık yasal süreden sonra verilen cevaba cevap dilekçesinde dayanılan vakıalar da usulüne uygun ileri sürülmediğinden dikkate alınamayacağı- Toplanan delillerden davacı-davalı kadının da eşine ait iş yerinin kasasından izinsiz para almak suretiyle eşinin güvenini sarstığı anlaşıldığından davalı-davacı erkeğin de dava açmakta haklı olduğu- Davalı-davacı erkeğin, karşı dava dilekçesinde boşanma talebinin yanı sıra davacı-davalı kadının kendisinden aldığı paranın da iadesini talep ettiği ve bu talebine dair nispi peşin harcı yatırdığı bilinerek, davalı-karşı davacının bu talebinin genel hükümlere tabi olduğu; erkeğin alacak talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Belediye meclis kararına göre ödeneceği belirtilen ortak kullanım alanı ile bağımsız bölüme ilişkin yapı bedelinin ödenmediğini ileri sürerek açtığı davada, davacının talebi özel hukuk hükümlerine göre yapılan işlem neticesinde ödenmeyen bedele ilişkin olduğundan görevli mahkemenin adli yargı olduğu-