TBK’nun 19. maddesi gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesinin gerektiği- Dava konusu taşınmazın evlilik birliği içerisinde edinildiği ve eldeki davanın da evlilik birliğinin devamı sırasında açıldığı, olayda TMK'nın 233/2.maddesinin uygulanması gerektiğinden aile mahkemesinin görevli olduğunun kabul edilemeyeceği-
Dava, "ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi" niteliğinde olmayıp; "evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı 'aile soyadının' velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi" talebine ilişkin olduğundan aile mahkemesinin görevli olduğu-
Seyir halindeyken yol üzerinde bulunan mazgalın kaldırması ile aracın takla atmasından kaynaklanan maddi tazminat davasında taraflardan birinin Belediye Başkanlığı olduğu da göz önünde bulundurularak, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nünverdiği karar uyarınca davanın çözümünde Adli Yargının görevli olduğu-
İşlediği iddia edilen suçla ilgili olarak 12 yaşından küçük olması sebebiyle TCK’nın 31. maddesinin birinci fıkrası gereğince “kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verilen çocuk hakkında 5395 sayılı Kanun'un 5. ve 11., 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 31. maddeleri gereğince güvenlik tedbirlerine hükmolunması talep edilmiş olup anılan talep hakkında görevli mahkemenin çocuk mahkemeleri, çocuk mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde aile mahkemeleri, aile mahkemeleri kurulu bulunmayan yerler bakımından asliye hukuk mahkemeleri olduğu-
Derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespiti istemine ilişkin davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği-
Davacının vekili olan davalının uhdesinde tuttuğu iddia edilen paranın tahsili istemine ilişkin olan davanın, davacının davalı hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali amacı ile Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı davada, HMK. 297 hükmüne aykırı olarak yazılan kararın hukuka uygun olmadığı-
5411 sayılı Bankacılık Kanununun 142. maddesindeki düzenlemede yer alan "Fon, Fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılacağı ve o yerde birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması halinde, bu davaların (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görüleceği" hükmü, iş bölümü veya iş dağılımı kuralı olmayıp HMK anlamında "görev" düzenlemesi niteliğinde olduğu- Dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan HMK'nin 20. maddesinde gösterildiği şekilde bir gönderme talebinin mevcut olmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
İdare tarafından davalıdan satın alınan doğalgaz kazanının arızası ile uyuşmazlıkta, davacı idare tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından ve taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözülmesi gerektiği- Görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan resen değerlendirileceği-
Davacı, davasını açarken meydana gelen kazanın İş kazası olduğuna ilişkin bir iddiada bulunmamış, aksine davalı şirkete ait işyerinde davalı şirket çalışanının gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi ve iş yeri güvenlik tedbirlerine aykırı davranışı sonucunda parmaklarının ray ile lift arasında kalarak kopmasına neden olduğunu ileri sürerek adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında davalı şirketten meydana gelen zararlarının tazminini talep ettiğinden İş Mahkemesi'nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilemeyeceği-
Davacı tacir ise de, davalı tacir olmadığı gibi, dava konusu ihtilaf da TTK'da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığından, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarar nedeniyle açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-