Güncel tapu kayıtları incelendiğinde kullanım kadastrosu yapılan dava konusu taşınmazların bir bölümünde davalılar murisi adına kayıtlı hisse kalmadığından davanın dayanağı olan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının kalmadığı-
Haksız azilden kaynaklı vekalet ücreti alacağının tahsilini istemine ilişkin davada, davalı tüketici olmadığından, davaya bakma hususunda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
“Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi” istemine (TMK 652) ilişkin davanın sulh hukuk mahkemesinde görüleceği-
Yabancı devletinin haksız fiil sebebiyle sorumluluğuna dayanıldığından, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin özel hukuktan kaynaklanan bu haksız fiil bakımından 3. kişi durumunda bulunduğu-Tazminat isteğinin, İYUK 2'de belirtildiği şekliyle idarenin herhangi bir işlem ve eyleminden kaynaklanmadığı, tazminatın ödeneceği kişilerin, tazminat miktarı ve ödeme biçiminin belirlenmesi yetkisine ve idarenin bu yöndeki işlemlerine yönelik de olmadığı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yalnızca tazminat davasında belirlenen miktarın yabancı devlete izafeten ifa edilmesi sorumluluğunu üstlendiği, somut olay bakımından kanunlarla düzenlenmiş ve miktarı belli, idarece kendiliğinden ödenmesi gereken bir alacaktan henüz bahsedilemeyeceği, alacakların miktarının ancak tazminat davalarının sonuçlanmasına göre tespit edilebileceği gözetildiğinde adli yargının görevli olmasının benimsenmesi gerektiği- Yargı yolu caiz olmadığından bahisle görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu- Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının sadece ilişkin oldukları dava bakımından bağlayıcı olduğu-
Davacı vekilinin, davalı eski eşin dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı babası ...'e anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı hakkını kullanmasını engelleyecek şekilde mal kaçırmak amacıyla devrettiği iddiasıyla istekte bulunduğu, iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davacının davalılardan ...'e karşı açmış olduğu davanın yasal dayanağının Türk Borçlar Kanununun 19. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 18.) maddesi olduğu anlaşıldığından, davacı ile davalılardan ... arasındaki uyuşmazlıkta, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1 ve devamı maddeleri uyarınca Aile Mahkemesi görevsiz olup, genel mahkemelerin görevli olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi, kendiliğinden de göz önünde tutulması gerekeceği-
Davanın Türk Medeni Kanunu 652. maddesinde yazılı aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine ilişkin olması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 4/1-b maddesi gereğince davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu gözetilmeden görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
% 5 puanlık teşvik indiriminden yararlanma davasının, 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesi gereğince iş mahkemesinde görülmesi gerektiği- Ancak taraf sıfatının dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olması sebebiyle, Yargıtay bozma kararına uyulmakla bozma kararı lehine olan davalı Kurum yararına, taraf sıfatı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğundan, Kuruma husumet yöneltilemeyeceği- Görev yönünden ise Özel Dairece yapılan temyiz incelemesinde görev konusu da değerlendirildiğinden  göreve ilişkin olarak da usuli kazanılmış hakkın oluşacağı-
Davacıların trafik kazası sonucu hukuken yapılması gereken takip ve işleri yürütmek üzere vekil kıldığı davalı avukata karşı, sebep olduğunu iddia ettikleri zararın tazmini yönünde açılan davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu- Avukatın verdiği hizmette tüketici hukuku anlamında sağlayıcı sıfatını haiz olduğu, avukatın sunduğu hizmet, müvekkilinin tüketici sıfatını taşıması ve bu suretle vekâlete ilişkin hukuki münasebetin tüketici işlemi vasfında olması durumunda, taraflar arasında doğan ihtilafların da tüketici mahkemelerinde (miktar sınırına göre tüketici hakem heyetlerinde) çözümleneceği- "Avukatlık sözleşmelerinin 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği, avukatın satıcı/sağlayıcı olarak değerlendirilmesinin avukatlık mesleğinin vasfına uygun olmayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
CMK'nun 141 ila 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na aykırılık nedeni ile kamu davası açılan somut olayda; suç tarihi 25/07/2008 olup, davacı hakkında yukarıda anılan dönemden sonra soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü, elkoyma tarihi itibari ile devlete karşı açılacak olan tazminat davalarında CMK'nun 141 ve 142. maddeleri uyarınca; ağır ceza mahkemeleri görevli olduğundan, dava dilekçesinin davalı İl Özel İdaresi yönünden görev yönünden reddedilmesi gerektiği-
Kaymakamlık tarafından kayyım sıfatıyla tahakuk ettirilen ecrimisilin (kullanım bedellerinin) iptali isteği dayalı davanın asliye hukuk mahkemesinin görev alanı içerisine girdiği- Mahkemece talebin dışına çıkılarak ve İdari Yargının görevinin kapsamına girecek surette anılan ihbarnamelerin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-