12. HD. 07.12.2023 T. E: 5882, K: 8374
Yerel Sulh Hukuk Mahkemesinin kararıyla, hissedar muris ............'ın mirasının tüm yasal mirasçıları tarafından kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği ve anılan kararın ............. tarihinde kesinleştiği, tüm mirasçılar mirası reddettiği için TMK 612. maddesi uyarınca iflas hükümlerine göre tasfiye hususunda gerekli işlemleri yapmak üzere tereke mahkemesine ihbarda bulunulduğunun, resmen yönetilme ve tasfiye istemli ve tespit istemli tereke dosyalarının mevcut olduğunun anlaşıldığı, TMK'nın 612. maddesi uyarınca; en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, iflâs hükümlerine göre tasfiye edildikten sonra, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği, tasfiyenin sonuna kadar mirasçıların terekeyi iktisap edemeyeceği ve murisin terekesi hakkında tasarruf işlemlerinin tamamının tereke tasfiye memuru tarafından yerine getirileceği, o halde, şikayetçilerin, muris .........'ın hissedar olduğu taşınmazın ihalesinin feshine yönelik şikayetlerinde aktif husumet ehliyetleri ve hukuki yararları bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile ihalenin feshi yönünde hüküm tesisinin ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddinin isabetsiz olduğu-
7343 sayılı kanun ile değişik İİK'nın 134. maddesinin 5. fıkrasının 3. bendi uyarınca; icra mahkemesinin, işin esasına girerek talebin reddine karar verirse ihalenin feshini talep edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın para cezasına ilişkin bu hükmünün emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan re’sen uygulanması gerekeceği, Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 Esas sayılı kararında da benimsendiği üzere; kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesinin nazara alınamayacağı-
Kredi sözleşmesi ile kefil olduğu krediyi ödeyerek alacağı temlik alan rehinli taşınmaz maliki ........'nın, borçtan kişisel olarak sorumlu olması nedeniyle TMK'nın 884/1 maddesine dayanarak ipotekli takibe devam etmesi ve kendi taşınmazı dışında müşterek rehne konu olan diğer taşınmazın satışını istemesinin ve satış yapılmasının mümkün olmadığı, ihaleden önce dosya borcu ödenerek sona erdiğinden, bu hususun mahkeme tarafında da re'sen gözetilmesi gerekeceği, o halde, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
12. HD. 06.12.2023 T. E: 5821, K: 8291
12. HD. 06.12.2023 T. E: 7550, K: 8335
12. HD. 06.12.2023 T. E: 6589, K: 8294
Harcın yatırılmamasının yaptırımının, " ...davanın açılmamış sayılması," harç yatırılmakla birlikte teminatın yatırılmamasının yaptırımının ise "...davanın dava şartı noksanlığından usulden reddi" olduğu- Mahkemece, icra takibinde ipotek veren olup, kendi taşınmazı dışındaki bir başka taşınmazın ihalesinin feshini isteyen şikayetçiye öncelikle nispi harç ve akabinde ihale bedelinin % 5' i oranında teminat yatırtılmadan yargılama yapılmasının hatalı olduğu-
Şikayetçi ............’ün maliki olmadığı ..... ada ........ parselde kayıtlı olan taşınmaz için diğer şikayetçinin ise maliki olmadığı ... ada ......... parselde kayıtlı taşınmaz için aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, maliki oldukları taşınmazlar yönünden ise şikayette aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekeceği, buna göre, 7343 sayılı Kanun'la değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak para cezasının, şikayetçi ipotek malikleri yönünden ayrı ayrı maliki oldukları taşınmazların ihale bedelinin %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
İlk Derece Mahkemesinin hükmün davacıya tefhim edildiği kısa kararında istinaf süresinin davacı yönünden tefhimden itibaren başlayacağının açıkça bildirildiği, kısa kararda kanun yoluna başvuru hususunda herhangi bir yanıltma bulunmadığı, tefhim edilen kısa kararın gerekçe dahil tüm unsurları kapsamasının gerekli olmadığı, bu konuda HMK ve İİK'da emredici bir hüküm bulunmayıp aksine zorunlu hallerde mazeret dercedilmek sureti ile gerekçeli kararın bir ay sonra yazılabileceği hususunun açıkça düzenlendiği, mahkemelerce iş yoğunluğu nedeni ile duruşma esnasında kısa karar ile hükmün tüm unsurları ve gerekçesinin yazılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinin yerinde olmadığı, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin ............ tarihli ek kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerekeceği-