Taşınmazların birinin ya da birkaçının satılması tüm alacakları tatmine yeterli ise artık bundan sonraki diğer taşınmazların icra müdürlüğünce satışının yapılmaması gerekeceği-
Bozma ilamının sonuç kısmında “dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine” ibaresinin yazılması maddi hataya müstenit olup ilamda açıkça İlk Derece Mahkemesi kararının bozulduğu belirtildiği halde bozma sonrası İlk Derece Mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi hükmüne uygun olmayacak şekilde Bölge Adliye Mahkemesi'nce yargılama yapılarak yeniden tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verildiğinin görüldüğü, o halde, Dairemiz bozma ilamı üzerine, İlk Derece Mahkemesince bir karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhaleye fesat karıştırıldığı iddiası hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair verilen karara yapılan itirazın reddedildiği, ihale saatini içerir cd görüntülerinin ayrıntılı ve hüküm kurmaya yeterli raporda kamera görüntülerinde davacının ileri sürdüğü iddiaların vuku bulduğuna ilişkin bir tespit yapılmadığı, tanığının para alışverişini görmediği alınan beyanından anlaşıldığı somut uyuşmazlıkta ihaleye katılımın engellendiği iddiasının ispat edilememiş olduğu- İhale bedelinin %5'i oranında para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekirse de satılan mal, muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber, yapılan usulsüzlük (yolsuzluk) malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi, mal daha yüksek bir bedelle satılabilecek idi ise), malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin (mesela borçlunun), ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğu- İsteklilerden birinin arttırmaya katılmasının engellenmiş olması ihalenin feshi sebebi olduğu- İcra mahkemesinin, ihalenin feshi talebini incelemedeki yetkisi (itirazın kaldırılmasındaki gibi) sınırlı olmadığı, ihalenin feshi sebepleri, tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebileceği-
Alacaklı vekili tarafından bir yıllık satış isteme süresi geçmeden 17.06.2019 tarihinde taşınmazların satışının talep edildiği ve aynı sürede 1.000,00 TL satış avansının yatırıldığını, alacaklı vekili tarafından satış talebinin süresinde yapılması ve satış avansının yatırılması nedeniyle takibin düştüğünden bahsedilemeyeceğini, satış ilanının şikayetçi vekiline 02.01.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, ihalenin feshini isteyen şikayetçinin kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediği hususunu ileri süremeyeceğini, satış kararına uygun olarak gazete ilanının yapıldığını, ihaleye ilişkin şartname ve satış ilanının kıymet takdiri raporuna uygun olarak hazırlandığını, ihalenin elektronik ortamda usulüne uygun olarak ilan edildiğini, İİK'nın 129. maddesi uyarınca ihale bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin yüzde ellisi ile paraya çevirme ve paraların paylaştırma masraflarını karşıladığını, satış ilanının gün ve saatlerine uyulduğunu, açık arttırma tutanağının yasanın aradığı tüm şartları içerdiğini, satış ilanında KDV'nin hatalı gösterildiği ve satışa hazırlık işlemlerine yönelik diğer şikayetlerle ilgili süresinde şikayet hakkı kullanılmadığından bu hususların ihalenin feshi aşamasında ileri sürülemeyeceğini, resen yapılan değerlendirmede de feshi gerektiren bir olguya rastlanmadığını, her ne kadar şikayet konusu taşınmazlar muhammen bedelin üzerinde satılmış ise de; borçlunun şikayet dilekçesinde İİK'nın 150/e maddesine göre takibin düşmesi nedeniyle satışın yapılamayacağı yönünde şikayetinin de bulunduğunu ve bu nedenle işin esasının incelendiğini, mahkemece de işin esası incelenmesine rağmen hukuki yarar yokluğu nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, 7343 Sayılı Kanunla Değişik İİK'nın 134/5-3 maddesi gereğince fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı görülmekle Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi de nazara alınarak üç taşınmazın ihale bedeli toplamı üzerinden %5 oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
İflas idare memurlarına satış ilanının ayrı ayrı tebliğ edilmiş olmasına göre her ne kadar müflis ...'nun ihalenin feshi davası açmakta aktif husumet ehliyeti bulunduğu kabul edilse dahi satış ilanının usulüne uygun olarak iflas idare memurlarına yapıldığı, dolayısıyla satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin yerinde olmadığını, ihaleye fesat karıştırıldığı iddialarına ilişkin somut hiçbir delile, tanık beyanına dayanılmadığını, dolayısıyla kamu düzenine ilişkin incelenen bu hususların dışında diğer şikayet sebeplerinin kamu düzeninden olmadığından ihalenin feshi talebinin reddi gerekeceği-
İhale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı- Şikayetçinin, asıl borçlu lehine taşınmazını ipotek veren taşınmaz maliki olarak takipte yer aldığı görülmüşse de, kendi adına kayıtlı olmayan taşınmaza ilişkin ihalenin feshini talep etmesinde aktif husumet ehliyetinin (şikayet hakkının) bulunmadığı- "Borçlu şirket takibe konu borçtan kredi sözleşmesi ile şahsen borçlu gerçek şahıs olan ipotek veren üçüncü kişiler taşınmazları ile aynen sorumlu olup aynı zamanda kredi sözleşmesinde müteselsil kefil konumunda olduğundan, borçlu şirkete ait ipotekli taşınmazın ihalesinin feshinde hukuki yararları bulunduğu, borçlu şirkete ait taşınmaz ihalede ne kadar yüksek bedelle alıcı bulur ise aynı borçtan taşınmazları ipotekli olduğu için o miktar kadar ipotek borcunun azalacağı" şeklindeki karşı görüşün kabul görmediği-
Zarar unsuru oluşmadığında satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmemiş olmasının da ihalenin feshi nedeni olmadığı- Borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmesinde ve işin esasına girilmemesi nedeniyle şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmemesinde de bir usulsüzlük bulunmadığı-
Şikayetçi borçlu hakkında başlatılan icra takibinde satış ilanının "aynı konutta birlikte oturan eşi ............. imzasına tebliğ edildi" şerhi ile ............... tarihinde tebliğ edildiği, TK'nın 16. maddesi uyarınca tebliğ anında borçlunun adresinde bulunup bulunmadığı tespit ve tevsik edilmediğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu, satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olarak kabul edildiği-
Şikayete konu satış ilanı tebligatının incelenmesinde; tebligatın "Dağıtım saatinde iş yeri yetkilisi hazır bulunmadığından aynı iş yerinde daimi işçisi olduğunu beyan eden ........... imzasına tebliğ yapıldı" şeklinde yapıldığı, buna göre kendisine tebligat yapılan işçinin ya tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcilerinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı yöntemince araştırılarak tebliğ alan daimi işçinin bu kişilerden olup olmadığı hususunda da tebligat mazbatasında bir açıklamaya yer verilmediğinden davacı şirkete yapılan satış ilanının tebliğinin usulüne uygun olmadığı-