Satış bedelinin, tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekte, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerektiği- Satışı istenen taşınmazın kıymetinin takdiri hakkındaki İİK’nun 128. maddesi paraya çevirme başlığını taşıyan III. bölümde bulunduğu, bu nedenle taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerektiği- Birden fazla taşınmazın aynı ilanla satışa çıkarılması halinde, toplam paraya çevirme giderinden satışı yapılan her taşınmaza isabet eden miktar oranlama suretiyle tespit edilerek, ayrıca müstakil harcamalar var ise bedele eklenerek oluşacak sonuca göre İİK'nun 129. maddesindeki koşullara uygun şekilde satışın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi gerektiği-
Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerektiği-Satış masraflarından anlaşılması gereken ise, satışın tamamlandığı, bir diğer ifade ile ihalenin gerçekleştiği son satışa ilişkin masraflar olup, daha önce aynı dosyadan aynı taşınmaza ilişkin olarak düşen ya da feshedilen ihalelere ilişkin satış masrafları bu kapsamda kabul edilemeyeceği, bunların ancak icra takip masrafı olarak dosya hesabında dikkate alınacağı-Mahkemece, İİK'nun 129. maddesine göre satış masraflarının, Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde tespit edilmesi ile ihale bedelinin, muhammen bedelin %50’sine satış masraflarının ilave edilmesi ile oluşan miktarı karşılayıp karşılamadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekeceği -İİK.nun 134/2.maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde, mahkeme şikayetçiyi feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği-
Borçlu adına ihalenin feshini gerektirir başka sebep de bulunmadığından, mahkemece borçlu yönüyle istemin reddine ve İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca para cezası ile mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, her iki şikayetçinin de isteminin kabulü şeklinde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece her nekadar İİK'nun 106 ve 110. maddeleri gereğince değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; takip, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla olup, takip tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 150/e maddesi gereğince borçluya ödeme emrinin tebliğinden itibaren iki yıl içinde satışın istenmemesi ve satış avansının yatırılmaması halinde İİK.'nun 150/e maddesine göre takibin düşürülmesine karar verileceği-Mahkemece, iki yıllık sürede usule uygun satış istenmemesi nedeniyle takip düştüğünden ve takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından ihalenin feshi isteminin kabulü gerekeceği-
Düşen hacze dayalı olarak belirlenen kıymet takdiri herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmayacağından, satışa esas alınması da mümkün olmadığı, bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği ve ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
İhalenin feshini isteyen ilgililere satış ilanı tebliğ edilmediği, ıttıla tarihi olarak bildirilen tarihten itibaren yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesine başvurdukları anlaşıldığından, mahkemece, ihalenin feshi isteminin İİK.nun 134/2. maddesinde öngörülen yasal sürede olduğu kabul edilerek şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
K. takdiri kesinleşmeden satış yapıldığı iddia olunduğuna ve kıymet taktirine itiraz dosyası da belirlendiğine göre, kıymet taktirinin kesinleşip kesinleşmediğinin tesbiti için ilgili dosyasının incelenmesi, kıymet takdirine itiraz üzerine verilecek karara göre ihalenin feshi isteminin değerlendirilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu şirket hakkındaki takip devam etmemesine rağmen, ipotek veren üçüncü kişiye karşı takibin yürütülmesi ve ipotekli taşınmazın satış işleminin yapılmasının İİK. mad. 149/b uyarınca mümkün olmadığı- Asıl borçlu şirket ve ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişi arasında bulunan zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle, takip üçüncü kişiye karşı kesinleşmiş olsa bile, asıl borçluya karşı kesinleşmedikçe, ipotekli taşınmazın satışının istenemeyeceği-
Satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup; icra müdürünün satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmesi gerektiği- Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesinin, İİK.'nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yaratacağı, ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğu-
İlk tebligatın adres yetersizliği nedeniyle iade edilmesi üzerine; bu adres ticaret sicilinde kayıtlı değilse bu adrese 35/4 maddesine göre tebligat yapılması imkanı olmadığı gibi; ticaret sicili adresi olması durumunda da adres yetersizliğinden iade üzerine doğrudan ticaret sicili adresine Tebligat Kanunu'nun 35/4. maddesi gereğince tebligat çıkarılması anılan madde hükmüne aykırı olup, yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-