İİK.nun 134/2. maddesi göndermesi ile uygulanması gereken Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesi uyarınca kanuna veya ahlâka (adaba) aykırı şekilde ihaleye fesat karıştırılmış olmasının ihalenin feshi sebebi olduğu, ihalenin amacına ulaşmasını ve malın gerçek değerine satılmasını, ihalenin sağlıklı ve normal şartlarda yapılmasını engelleyici, dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan davranışlarda bulunulmasının ve ihaleye katılıma engel olunmasının ihaleye fesat niteliğinde olduğu, tarafların fesat nedeni olarak ileri sürdükleri maddi vakıaları tanık dahil her türlü kanıtla ispat edebileceği-
Satış ilanının müflis şirket iflas idaresine tebliğ edilmemiş olmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkeme gerekçesinde İİK.'nun 106-110. maddeleri 2 yıllık satış isteme süresi geçtiğinden bahisle haczin düştüğü belirtilmiş ise de; 01.06.2009 tarihinde haczin yapıldığı, 28.03.2011 tarihinde alacaklı tarafından avans yatırılarak satış talebinde bulunulduğu dolayısıyla 2 yıllık süre içinde satışın istendiği dikkate alındığında, mahkemenin bu yöne ilişkin ihalenin feshi gerekçesinin yerinde olmadığı-
Şikayetçinin ihalenin feshi istemi zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekmekle beraber anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin uygulanabilmesi için öncelikle bildirilen adrese tebligat çıkarılmasının, tebligat iade geldikten sonra Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre aynı adrese tebligat yapılmasının gerekeceği, bu nedenle şikayetçiye ticaret sicil adresine önceden çıkarılıp iade gelen tebligat olmadan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılmasının usulsüz olduğu- “İhalenin feshine” şeklinde hüküm kurulması gerekirken “ihalenin iptaline” şeklinde hüküm kurulmasının varılan hukuki sonuca etkisi bulunmadığından bu hususun düzeltme nedeni yapılmadığı-
İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi gereği, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği- Şikayetçinin tapudaki ilgililerden olmadığı bu nedenle ihalenin feshi davasının aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar vermek gerekirken, işin esasının incelendiğinden bahisle davanın reddi ile %10 para cezasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Bağımsız bölümlerin ayrı ayrı satılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı- Satışa hazırlık aşamasında muttali olunup şikayet konusu yapılmayan usulsüzlüklerin ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği- KDV oranının %1 olarak ilan edilmiş olmakla ihale sırasında %18 oranında istendiği yönündeki iddianın ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği-
İhalenin feshi isteminin esastan reddine karar verilmiş olup, taşınmazın satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olduğu, bu durumda borçlu tarafından kıymet takdirine itiraz edilmediği de gözetildiğinde, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak bu durumda İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca işin esasına girilemeyeceğinden borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-