İİK'nun 149. madde hükmüne göre, icra takibinin asıl kredi borçlusu (lehine ipotek verilen) aleyhine açılmasının asıl olduğu, ancak takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerekeceği, şu hale göre ipotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı olduğu, bu hususun mahkemece re'sen göz önünde bulundurulması gerekeceği-İpotek veren üçüncü kişiye kıymet takdirine ilişkin rapor ile satış ilanı tebliğ edilmesi usulsüz olan icra takibini usulüne uygun hale getirmeyeceği, bu durumda, ipotekli taşınmaz maliki olan şikayetçi hakkında yapılmış bir takip bulunmadığına göre takibe devam edilmesi ve hakkında takip olmayan üçüncü kişiye ait taşınmazın satışı mümkün olmadığından, yapılan ihalenin yok hükmünde olduğu, bu konudaki başvuru İİK'nun 134/7. maddesi gereğince ihale tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürede ileri sürülmesi kaydıyla süresiz şikayete tabi olduğu-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
Her ne kadar borçlu vekili temyiz dilekçesinde, satış ilanını içerir tebligat parçasındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ise de; İİK'nun 134/2. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük sürede şikayet dilekçesinde ileri sürülmediğinden, borçlu vekilinin bu iddiasının temyiz aşamasında nazara alınamayacağı- İhalenin feshi isteminin reddi halinde, "borç miktarı"nın değil, "ihale bedeli"nin yüzde onu oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Maden işletme ruhsatına uygulanan hacizle ilgili olarak yapılan haczedilmezlik şikayeti hakkındaki icra mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenmeden ihale yapılmasının hatalı olduğu-
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için öncelikle adresin muhatabın adrese dayalı kayıt sistemindeki adresi olmasının gerekeceği, adrese dayalı kayıt sistemi ise gerçek kişiler için olup, tüzel kişilerin bu sisteme dahil olmadığı, bu nedenle tüzel kişilere anılan madde uyarınca tebligat yapılamayacağı, tüzel kişiler yönünden resmi kayıtlardaki adresleri esas alınacağı ve bu adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ dönmesi üzerine aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4.maddesine göre tebligat yapılacağı, bu durumda borçlu şirkete 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, satış ilanının şikayetçi borçlu vekiline 28.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu tarafından bu tebligatın usulsüzlüğü ileri sürülmediğine göre, tebliğ tarihinden itibaren İİK'nun 128/a madddesi uyarınca 7 gün içinde icra mahkemesine kıymet takdir raporuna ilişkin şikayette bulunmadığı anlaşıldığından kıymet takdir raporunun kesinleştiği, bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı-
Satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, bu durumda ihalenin feshi istemi zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden fesih isteyen aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilemeyeceği-