Şikayet konusu menkulün satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olduğu, şikayetçi tarafından usulünce kıymet takdirine itiraz edilmediği de gözetildiğinde, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, bu durumda İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca işin esasına girilemeyeceğinden, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayetlere konu taşınmazlar farklı olduğundan, ihalenin feshi davalarında (şikayetlerinde) derdestlikten söz edilemeyeceği-
Tebliğ memuru tarafından, muhatap borçlunun, adreste bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin, borçlu ile aynı konutta oturduğundan bahisle annesi imzasına tebligat yapılmasının usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Borçlunun satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle, ihale tarihinden haberdar olduğu kabul edileceğinden, ihalenin  yapıldığı tarihe göre, yasal yedi günlük süreden sonra yapılan ihalenin feshi istemine yönelik şikayetin, esasa girilmeksizin "süreden reddi" gerekeceği-
İİK'nun 149. madde hükmüne göre, icra takibinin asıl kredi borçlusu (lehine ipotek verilen) aleyhine açılmasının asıl olduğu, ancak takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerekeceği, şu hale göre ipotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı olduğu, bu hususun mahkemece re'sen göz önünde bulundurulması gerekeceği-İpotek veren üçüncü kişiye kıymet takdirine ilişkin rapor ile satış ilanı tebliğ edilmesi usulsüz olan icra takibini usulüne uygun hale getirmeyeceği, bu durumda, ipotekli taşınmaz maliki olan şikayetçi hakkında yapılmış bir takip bulunmadığına göre takibe devam edilmesi ve hakkında takip olmayan üçüncü kişiye ait taşınmazın satışı mümkün olmadığından, yapılan ihalenin yok hükmünde olduğu, bu konudaki başvuru İİK'nun 134/7. maddesi gereğince ihale tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü sürede ileri sürülmesi kaydıyla süresiz şikayete tabi olduğu-
Şikayet yoluyla icra mahkemesine başvuran borçlunun, satış ilanı ve diğer tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece, ihalenin feshine gerekçe yapılan, taşınmazın alanının, satış ilanında belirtilen alandan daha az olduğu hususu re'sen dikkate alınabilecek fesih nedeni olmadığı gibi, ihalenin re'sen feshini gerektiren bir nedenin de bulunmadığı-
İhale bedelinin, taşınmazın tahmin edilen kıymetinin en az %50’sini bulması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını aşması gerekirken, bu koşulun somut olayda sağlanamadığının anlaşılmasına rağmen, mahkemece anılan taşınmaz yönünden de ihalenin feshi yerine istemin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Şikayet konusu taşınırın satış bedelinin, muhammen bedel üzerinde olduğu, bu durumda borçlu tarafından kıymet takdirine itiraz edilmediği de gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
İhalenin feshi talebinde bulunan şikayetçinin hacizli menkullere ilişkin açtığı istihkak davasının reddedildiği, dolayısı ile şikayetçinin satış isteyen alacaklı, borçlu ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden sıfatı bulunmadığından, ihalenin feshi isteminin sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshini, Borçlar Kanunu'nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek sureti ile ihaleye iştirak edenlerin, yurt içinde bir adres göstermek koşulu ile icra mahkemesinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilecekleri-