Davacı 3. kişi vekili dava dilekçesinde, terditli biçimde talebini sıralamış ve "satışa konu menkullerin müvekkiline ait olduğunu" belirterek "istihkak iddialarının kabulünü", eğer bu talep, ihalenin kesinleşmiş olması sebebiyle, kabul görmez ise, "satış bedelinin müvekkiline ödenmesini" istemiş olduğundan, uyuşmazlığın, 3. kişi tarafından açılmış istihkak davasına ilişkin olduğunun kabulü ile, mahkemece, varsa noksan harç tamamlattırılarak basit yargılama usulünün tatbiki ile ihalenin feshi davası sonucu da gözönünde bulundurularak, davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İİK.nun 128. maddesinde öngörülen 2 yıllık sürenin başlangıcının bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re'sen nazara alınması gerekeceği-
Borçlu vekiline gönderilen satış ilânının; "yanı işyerinde daimi çalışan D.Ö.'in imzasına teslim edildi" açıklaması ile 11.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, vekile yapılan bu tebligatta, tebliğ memuru tarafından, muhatabın adreste bulunup bulunmadığının araştırılıp tespit edilmediği, bu durumda tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 17. maddesi hükümlerine uygun olarak yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğundan ihalenin başlı başlına bu sebepten feshedilmesi gerekeceği-
"İcra dairesince yapılan tespit sonucu düzenlenen ve satışa esas alınan kıymet takdir raporunun, taşınmazın bilirkişiler tarafından görülmeden tanzim edildiğini, taşınmazda tek balkon değil, iki balkon olduğunu, raporun gerçeği yansıtmadığı" ileri sürülerek açılan ihalenin feshine ilişkin şikayette, mahkemece, "kıymet takdirinin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, ipoteğin fekki için açılan davanın mahkemece reddedildiği" belirtilerek istemin reddine karar verildiği anlaşıldığından, şikayet dilekçesinde öne sürülen iddialar sabit olduğu takdirde ihalenin yasaya uygun olarak gerçekleştirilmediği sonucuna varılacak olup, mahkemece de işin esası incelenerek, şikayetçinin istemi esastan reddedildiğine göre, şikayetçi- borçlunun para cezasına mahkum edilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi istemine ilişkin şikayet dilekçesinde, satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddianın bulunmadığı, ayrıca satılan taşınmazların esaslı niteliklerindeki hata nedenine de dayanılmadığı gibi, borçlu vekilinin fesada ilişkin ileri sürdüğü nedenlerin, ihalenin yapılması anında gerçekleşen olaylara ilişkin olmakla, bu fesada bilahare vakıf olduğuna dair bir beyanda da bulunulmadığı görülmekte olup; bu haliyle İİK'nun 134/7. maddesinde öngörülen sürenin burada uygulanmasının mümkün olmadığı- İhalenin feshi istemi şikayetin sürede olmaması nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden şikayetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece davacının talebine uygun olarak ihale feshedildiğine göre, işbu kararı temyiz etmekte davacının hukuki yararı bulunmadığı gibi temyiz talebinin de kötüniyetle yapıldığı anlaşıldığından HMK.nun 368. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 329. maddesi uyarınca kararı temyiz eden davacı vekilinin takdiren 2.500,00 TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-
KDV. muafiyetine ilişkin muafiyetin, satış ilanında gösterilmemesini kendisine satış ilanının tebliği ile öğrendiği halde, süresinde şikayet konusu yapmayan borçlunun, aynı nedene dayanarak ihalenin feshini talep edemeyeceği-
Satış ilanı tebligatında yer alan imzanın şikayetçiye aidiyeti konusunda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan Yargıtay denetimine elverişli yeni rapor alınmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi gerektiği- Bilirkişilerin satış ilanı tebligatındaki imzanın şikayetçiye ait olmadığını tespit etmedikleri şikayetçi yönünden ise, şikayetçinin iddiasını ispat edememiş olması, HMK'nun 190/1. maddesi gereğince ispat külfetinin şikayetçide olması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-