Şikayetçi İİK’nun 134/2. maddesinde sayılan satış isteyen alacaklı konumunda olup, istihkak iddiasının reddedilmesi, şikayetçinin satış isteyen alacaklı sıfatını ortadan kaldırmayacağı-
Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin İİK. m.127 gereğince borçluya tebliğ edilmesi gerektiği- Borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile; borçlunun satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş olması halinde, öğrendiği tarihin kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemeyeceği- İcra takip dosyası aslı içinde bulunmayan fakat taranarak Uyapa kaydedilen ve borçlunun satış ilanı tebliği dahil dosya fotokopisini aldığına dair dilekçenin değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak işin, HMK’nun 342/2/e 342/3. maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nun 352 ve 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi olduğu, istinaf yoluyla incelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık denetimi yönünden; işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nun 353/1-b-1. maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2. maddesi gereğince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından, yeniden esas hakkında karar verilmeksizin, para cezası yönünden ilk derece mahkemesi hüküm fıkrasının düzeltilmesi suretiyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Borçlu vekilinin adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan doğrudan çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Borçlunun usulsüz tebligatı en geç istinaf dilekçesi ile öğrendiğinin kabulü gerektiğinden anılan dilekçe tarihi itibariyle istinaf isteminin süresinde olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği kabul edilerek, gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 133. maddesi gereğince işlem yapılmış olmasının, aynı Kanun'un 134. maddesine göre yargılama yapılmasını engellemeyeceği, alıcının İİK'nun 133. maddesi hükmüne göre sorumlu olmasının, farklı kuralları ve hukuki sonuçları içeren aynı Kanun'un 134. maddesine dayanılarak açılan fesih davasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği ve kesin hüküm oluşturmayacağı, İİK'nun 133 ve 134. maddelerindeki fesihlerin, ayrı sebeplere bağlı olup, farklı hukuki sonuçlar doğuracağı-
Şikayetçi borçlunun başvuru dilekçesinde tanık deliline başvurduğu, mahkemece delillerin bildirilmesi için gönderilen tensip zaptının ekli olduğu tebligatın borçluya tebliğ edildiği, UYAP'tan alınan 30.06.2017 tarihli dilekçe ile borçlunun tanık isim ve adreslerini bildirdiği, ancak mahkemece, tanıkların bildirilmediği gerekçesiyle ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiği görüldüğünden, ilk derece mahkemesince, borçlunun bildirdiği tanıklar dinlenerek fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçinin ileri sürdüğü sebepler HMK’nun 375. maddesinde sayılı yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında yer almadığından ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine yönelik kararın onanması gerektiği-
Asıl kredi borçlusu olan şirket hakkında yapılmış bir takip bulunmadığından, takibe devam edilmesi ve şirketin kredi borçlarına kefil olan 3.kişiye ait taşınmazın satışı mümkün olmayıp, yapılan ihalenin de yok hükmünde olduğu, bu durumda, mahkemece, re'sen ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun adresine Tebligat Kanunun 10. maddesine göre tebliğ edilen bir tebligat olmadan doğrudan satış ilanının muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu- İİK.127 maddesinde satış ilanının taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı ilgililere nasıl tebliğ edileceğini düzenlediği; bu düzenlemenin borçluyu kapsamadığı- Satış ilanı tebliğ edilememesi halinde ihalenin feshi şikâyet süresinin hükmü ıttıla tarihinden başlayacağı, bu sürenin ihaleden itibaren bir seneyi geçemeyeceği- Şikayetçi tüm tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürdüğünden usulsüz tebligat ile şikâyetçinin ihaleye muttali olduğu ve bu tarihten itibaren şikâyet süresinin başladığı-