Takip borçlusunun ölen babasının mal varlığı sorgusunun yapılması mümkün müdür?
Muvazaa iddiasına dayalı olarak sıra cetveline itiraz istemine ilişkin davada, Davalı savunmasında, "bedeli paylaşıma konu taşınmazın sit alanı dışına çıkarıldığından bahisle borçlu adına tescilinin gündeme geldiğini, tescile ilişkin bu işlemlerin icra müdürlüğü tarafından verilen yetkiyle kendilerince takip edilerek tamamlandığını, taşınmazın bu şekilde borçlu adına tescil edildiğini, öte yandan Borçlunun mirasbırakanından intikal eden mirası alacaklılarının aleyhine olacak şekilde reddettiğini, kendileri tarafından mirasın reddinin iptali davası açıldığını" ileri sürmesi ve bu hususların dosya kapsamındaki belgelerle ispatlanmış olması ayrıca davalı borçlu tarafından davacı aleyhine ikame edilmiş kambiyo senetlerine karşı şikayet davası ile ihalenin feshi davaları bulunduğunun da sabit olması karşısında davalı alacağının muvazaalı olduğundan bahsetmek mümkün görünmediği-
Davacının alacağını karşılayacak oranda hesaplanacak bedel üzerinden harcın belirlenip, davacının alacağını karşılayacak oranda hesaplanacak bedel üzerinden harcın tamamlatılması gerekirken, yüklenicinin hak ettiği tüm taşınmazların dava tarihindeki değerleri üzerinden harcın tamamlanmaması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasının isabetsiz olduğu-
Takip ile ilgisi olmayan borçlu durumunda olmayan şahısların kişisel kimlik bilgileri ve sorgulama yapılması icra müdürlüğünün görevi olmasa bile iş bu dosyada alacaklı tarafça borçlunun babasının T.C. kimlik numarası ve bilgilerini bildirmekle icra müdürlüğünce bu durumun UYAP kayıtlarından teyit edilmesi mümkün olup babasının ölümüyle mirası mirasçıya geçeceğinden murisi adına kayıtlı mallarının tespitinde alacaklının hukuki yararı bulunduğundan icra müdürlüğünce talebin kabulü yerine reddinin doğru olmadığı-
UYAP sisteminde icra müdürlüklerine muris ekleme, murislerin adına kayıtlı taşınmazların sorgulaması yetkisi verilmiş olup, yalnızca ölü kayıtlar yönünden nüfus kayıt örneğinin sorgulanmasının özel hayatın gizliliğine ilişkin temel hakların ihlali anlamına gelmediği; Borçluya murislerinden intikal eden taşınmazların bulunup bulunmadığının tespiti bakımından böyle bir sorgulamanın zorunlu olup, davacı alacaklı vekilinin talebi takibi ilerletmeye ve borcun tahsiline yönelik olduğundan icra müdürlüğünce talebin reddine karar verilmesi mahkemece de müdürlük işleminin iptaline dair şikayetin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna-
Dava, İİK'nın 94. maddesine dayalı olarak açılan, yüklenicinin arsa sahibinden hak ettiği ancak tapuda adına intikal ettirilmemiş taşınmazlardan, tahsil tarihi itibariyle icra dosyası alacağını karşılayacak miktarda bağımsız bölümün yüklenici adına tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir...İcra dosyasındaki güncel kapak hesabı dikkate alınarak, bilirkişi raporunda belirlenen taşınmazların değerleri üzerinden, davacının alacağını karşılayacak oranda taşınmaz için hesaplanacak bedel üzerinden harcın tamamlatılması gerekir.
istihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği- Borçlunun A.Ş.'deki hissesinin haczi için ..Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne haciz müzekkeresi gönderilmiş, İstanbul Ticaret Odası borçlunun hissesine haciz işlendiğini bildirmiş, alacaklını haczin şirket defterine işlenmesi için talepte bulunması üzerine talimat saylı dosyasında şirketin adresine gidilmiş olup pay defterinin haciz mahallinde olmaması nedeniyle defterin sunulması için süre istenmiş ise de defter sunulmadığı görülmüş olduğundan, borçlunun şirketteki payının haczi için şirkete haciz yazısı gönderilmesi, fiilen de elkonulmadığı ve paydefterine işlenmediği anlaşıldığından, geçerli bir haczin varlığından bahsedilemeyeceği, bu durumda istihkak davasının ön koşul yokluğundan reddi gerektiği-
Dava konusu alacağa yönelik olarak dava dışı şirkete İİK.nun 94. maddesi uyarınca gönderilen haciz yazısı ve borçlu ile 3. kişi arasındaki adi yazılı devir protokolü göz önüne alındığında; haciz sırasında dava konusu payın maliki borçlu olmayıp üçüncü kişi olduğundan İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı alacaklı tarafından dayanılan deliller, karinenin aksini ispat etmeye yeterli görülmemiş, davalı alacaklının borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı işlem yapıldığına dair iddialarının açılabilecek tasarrufun iptali davasında da değerlendirilebileceğinden davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
TTK’nun 133. maddesine göre, sermaye şirketlerinde alacaklıların, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İİK’nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilecekleri- Haczin, istek üzerine, pay defterine işleneceği- Anonim şirketlerde, paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedileceği (İİK. m. 94/1 C.3), buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda olmadığı- İcra müdürünün, İİK’nun 94/l-3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebileceği-
İİK 94 uyarınca açılan tescil talepli davada icra müdürlüğünden yetki belgesi alınarak ibraz edilmesinin dava şartı olduğu, ancak bu eksikliğin HMK 115/2 dava sonuçlanıncaya kadar her zaman tamamlanabileceği, bu nedenle davacıya bu konuda kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilmesi gerektiği-