Borçluya tebliğ edilen icra emrinde birikmiş nafaka alacağının ödenmesi istenmekte olduğundan, icra emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olup, ödenmemesi nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağından sanığın cezalandırılmasına karar verilemeyeceği-
Nafaka borcunu ödememe eyleminde, suç tarihinin “şikayetten geriye doğru bir aylık nafaka alacağının muaccel olduğu tarih” olduğu-
Sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmayacağı-Ancak Borçlar Kanununun 19 ve 20. Maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşullarının değişen koşullara uyarlanacağı-
Birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, ödenmemesi hâlinde nafaka borcunu ödememe suçunun oluşmayacağı-
Sanık hakkındaki icra takibi 8/8/2008 tarihinde kesinleştiğine ve 29/8/2008 tarihinde şikâyette bulunulduğuna göre, henüz bir aylık işlemiş nafaka alacağı doğmamış olup, atılı suçun da oluşmamış olduğu-
Tedbir nafakası hükümlerinin ihlal edilmesi hâlinde de İİK'nun 344 üncü maddesinde yaptırım altına alınan nafaka borcunu ödememe eyleminin oluşacağı-
Borçlunun icra dosyasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğine dair bir bilgi olmadan ve boşanma davasındaki vekillik ilişkisinin bu dosyadan ayrı olarak düşünülmesi gerektiği dikkate alınmadan, icra emrinin boşanma davasında kendisini temsil eden vekiline tebliğ edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş icra emrinden söz edilemeyeceğine göre, atılı suçun da oluşmayacağı-
Borçlunun gıyabında verilen cezalandırmaya yönelik kararın Tebligat Kanununa aykırı şekilde tebliğ edilmesi halinde, itirazın gerçekleştiği tarihin öğrenme tarihi olarak kabul edileceği ve itirazın süresinde yapıldığının kabul edileceği–