• 5358 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «Maddeyle İcra ve İflâs Kanununun 344 üncü maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Buna göre maddede yer alan hapis cezası, tazyik hapsine dönüştürülmüştür.»


  • 538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «344. maddenin birinci fıkrası ‘nafaka vermeye mahkum olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine tetkik mercii tarafından bir aya kadar hapis cezasıyla mahkum edilebileceğini’ natıktır. Buradaki bir aylık ceza çok hafif görülmüş ve nafaka borcunun mahiyeti nazarı itibare alınarak on günden üç aya çıkarılmıştır. Ancak borçlu nafaka borcunu veremeyecek bir vaziyette bulunabilir. Bu takdirde borçlunun hapsedilerek aile varidatının azalması ve alacaklının vaziyetinin vahimleşmesi mümkündür. Bu itibarla hakime asgari ceza verebilmek imkanını temin için fıkraya (tarafların hal ve vaziyetine göre) kaydı ilave olunmuştur. Maddenin şu şekline göre, nafaka borçlusu dava etmek suretiyle her zaman cezadan kurtulabilir. Ve birinci fıkra hükmü tesirsiz kalır. Binaenaleyh kabili icra ilam mucibince vadesi hülul etmiş nafakaların ödenmemesi halinde, borçlu ‘nafakanın kaldırılması’ veya ‘azaltılması’ hakkında mahkemeye müracaat etmiş olsa bile cezasını çekmesi muvafık görülerek ikinci fıkra tayyedilmiştir.»



  • Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

     «‘Nafaka vermeye mahkum olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlunun alacaklı tarafından vuku bulacak şikayet üzerine tetkik mercii tarafından on günden üç aya kadar hafif hapse mahkum edileceği’ 344. maddenin muaddel şeklinde yazılı bulunmaktadır. Bu hüküm yerinde görülmekle beraber, borçlunun bazı hallerde bu nafakayı hakikaten veremeyecek hale dönüşebileceği de teemmüle şayan bir keyfiyettir. Nitekim umumi hükümlerimiz bu hali nazarı alarak nafaka borçlusunun nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda yeniden mahkemeye müracaat hakkını tanımıştır. Böyle bir vaziyete düşen borçlunun hapsen tazyiki hiçbir fayda temin etmeyeceği gibi, nafakanın mahkeme tarafından azaltılması halinde, kendisinin haksız yere hapsedilmiş gibi olduğu bir vaziyet de ihdas eder. İşte bu mülahazaları binaen maddeye ‘borçlu nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmış ve dermeyan ettiği sebepler tetkik merciince cezanın tehiri talebini kabul ettirecek mahiyette bulunmuş olursa ceza tatbikatının muhakeme neticesine bırakılabilmesi’ hakkında bir fıkra ilavesi zaruri bulunmuştur. Bundan başka hapsin mebdei, on güne indirilmiştir.»



  • Adliye Encümeni Mazbatası Gerekçesi

     «Maddenin, 19.5.1934 tarihinden evvelki son fıkrası (ancak borçlu nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmışsa bu madde hükmünün tatbiki muhakemenin neticesine bırakılır) şeklinde idi. Bu sebeple böyle bir davanın ikamesi halinde muhakeme neticesine intizarın mutlak zaruri olduğu 19.5.1935 tarih ve 12 sayılı Tevhidi İçtihat Kararıyla belirtilmiş idi ise de, 3890 sayılı Kanunla tadil edilen fıkradaki mutlakiyet kaldırılmış ve nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında borçlu tarafından açılmış olan davanın cezanın tehirini icap ettirip ettirmeyeceği merciin takdirine bırakılmış ve bu suretle de zikri geçen Tevhidi İçtihat Kararının sebep ve hükmü kalmamıştır.

    Borçlu tarafından ‘nafakanın kaldırılması veya azaltılması’ hakkında ikame edilen davanın sebeplerine bakılır. Eğer sebep makbul görülür ve mesela muvazzaf maaşına göre nafaka vermekte olan borçlu tekaüt edilmiş veya sonradan malul olarak çalışmayacak hale gelmiş ise, ceza takibatı muhakeme sonuna talik olunur, şayet açılan davanın nafakanın takdiri sırasında mahkemece nazara alınmamış olan defilere istinat ediyorsa, ceza talik olunamaz.

    Şurası da muhakkaktır ki, nafakanın azaltılması ve mesela 200 liranın 100 liraya indirilmesini dava etmiş olan borçlunun iktidarı dahilinde olan 100 lirayı muntazaman ödememesi halinde, yine bu kısım için cezanın tehiri icabetmez.»