Borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan bu hususun mahkemece res'en gözönünde bulundurulması gerekeceği-
Davalı tarafından bedeli kısmen ödenen taşınmazların oğlu adına tescil edilmesinin borçlunun oğlu yararına yaptığı bağış niteliğinde olduğu ve İİK. mad. 278/3-1 gereğince iptale tabi olduğu- Borçlunun çeşitli nedenlerle (alacaklılarından mal kaçırma amacı gibi) kendi ismini gizleyerek, hukuki işlemi bir başkasına, kendi hesabına yaptırması halinde (nam-ı müstear)yapılan tasarruf işleminin iptal davasına konu olacağı yerleşmiş Yargıtay içtihatları ile kabul edildiği- Muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında (TBK. mad. 19), kural olarak üçüncü kişilerin, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebileceği, danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesinin, bir haksız eylem olduğu, zarar gören üçüncü kişinin, satıcı ile birlikte hangi durumda olursa olsun malı elinde bulundurana karşı eldeki gibi bir dava açabileceği, ancak, üçüncü kişilerin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için istekte bulunanın, danışıklı işlemde bulunanlardan alacağının bulunması ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmasının gerektiği- Davacı ve eşinin muvazaa nedeni ile iptalini istediği tasarruf işleminin tarafları olduğu, her iki taşınmazın da aynı tarihte ve aynı yevmiye numarası ile davacı ve eşi tarafından davalıya temlik edildiği, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada, davacının kendi muvazaasına dayandığının açık olduğu,ve böyle bir iddianın belge ile ispatı zorunlu olduğu, ayrıca bu belgenin, en geç akit tarihinde düzenlenmiş olmasının da gerekli olduğu-
Ortağı ve müdürü olduğu borçlu şirketin borcuna  karşılık şirket hakkında yapılan icra takibi sırasında şirket borcuna kefil olan davalı yönünden borcun doğum tarihinin, kefil olduğu tarih değil, ortağı ve kefili olduğu şirketin borçlandığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği- Davacının, dördüncü kişiye karşı da iptal istemini yönelterek ‘onun kötüniyetli kişi olduğunu’ iddia ve ispat etmek hakkına sahip olduğu-
Borçlunun tasarrufu olmayan bir işlem için açılan tasarrufun iptali davasının reddine, borçlunun oğluna yaptığı satışın ise iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasının, kötüniyetli dördüncü kişiler aleyhine de açılabileceği-
Tasarrufun iptali davalarının "borçlu", "borçlu ile hukuki işlemde bulunan veya borçlunun ödeme yaptığı kişiler" ile "bunların mirasçıları"na ve "kötüniyetli dördüncü kişiler"e karşı açılabileceği–
Borçlu ile bir ilgisinin olmayan bir taşınmazı satın almış olan davalıya husumet düşmeyeceği- İİK. mad. 284 uyarınca tasarrufun iptali davasının 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılabileceği-
Aracın satışının yakın akrabalar arasında yapıldığı gerekçesi ile davalı üçüncü kişi yönünden tasarrufun iptali davasının kabulü ile davacının araç üzerine davalı davalı dördüncü kişinin rehninden önce haciz koydurduğunun ve alacağını öncelikle tahsil imkanının bulunması karşısında davalı dördüncü kişi aleyhindeki davanın ise husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borçlu ile kardeşi arasında yapılan tasarrufların iptali gerektiği- 4. kişi hakkındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduğunun davacı alacaklı tarafından kanıtlanması gerektiği- 4. kişinin kötiniyetinin kanıtlanamaması halinde, borçlu ile hukuki muamelede bulunan davalı 3. kişinin, borçlu davalının taşınmazı elden çıkardığı tarihteki keşfen belirlenen gerçek değerini geçmemek kaydıyla ve de alacak ve fer'ileriyle sınırlı olmak üzere nakden tazminata mahkum edilmesi gerektiği-
Davacının açtığı tasarrufun iptali davasında taşınmazın asıl malikinin kooperatif olması ve borçlu olarak da kooperatif aleyhine takip yapılmış olmasından dolayı davaya kooperatifin de dahil edilmesi ve diğer şartların araştırılmasına geçilmesi gerektiği- Borçlunun kendi adına kayıtlı mallar üzerinde tasarruf yapması ve bu tasarruflar için iptal davası açılması mümkün olduğu gibi borçlunun mamelekinin aktif bölümünü azaltıcı işlemler yapması ya da aktifini artırıcı işlemleri yapmamasının da tasarrufun iptali davalarına konu yapılabileceği- İcra takibinin dava açıldıktan sonra yapılmış ve kesinleşmiş olması dahi mümkün olduğundan davanın reddine gerekçe olarak "genel kurula alındığı sırada kesinleşmiş bir alacak bulunmaması" şeklindeki bir gerekçenin de doğru olmadığı-