Yasal ilave tediye yönünden açıkça ödeme tarihi kararlaştırılmamış olduğundan, yasal ilave tediye alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile hüküm altına alınması gerektiği-
Davacının, davalıyı, dava tarihinden evvel temerrüde düşüren ihtarı söz konusu olmadığından, mahkemece, hükmedilen alacağın dava dilekçesinde talep edilen miktarına dava, ıslah edilen miktarına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği ve hükmedilen alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olmasının usül ve yasaya aykırı olduğu-
6772 sayılı Yasa’dan kaynaklanan ilave tediye alacağına dava kısmi dava olarak açıldığından dava ve ıslah tarihinden itibaren talep doğrultusunda yasal faiz oranını geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faizi yerine TİS’ te belirlenen ödeme gününden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi geçmemek kaydıyla banka işletme kredilerine uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi hatalı olduğu-
Davacının, davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü ispat edilemediğinden hükmedilen alacak miktarının, dava dilekçesi ile talep edilen miktarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-
Kısmen reddedilen davada yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- Davacı tacir olup, dava konusu alacak ticari işletmesi ile ilgili olduğundan davacının, alacağın ticari faizi ile tahsilini isteyebileceği- Davacı şirket davalıya gönderdiği yazıyla miktarın ödenmesini ihtar ettiğinden davalı bu tarihte temerrüde düşmüş olup, faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği-
Davacı idare davalıya gönderdiği yazı ile miktarın ödenmesini ihtar etmiş olup, bahse konu yazının davalıya tebliğ edildiği tarih ispatlanamadığından, davalı yanın cevabi yazısı gereği davalının temerrüde düştüğünün kabulü zorunlu olduğundan, faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği-
İşveren ve işçi arasındaki hukuki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığı, işçinin sözleşmeye aykırı şekilde işverene zarar vermesi halinde, işverenin zararının tazmini amacı ile açacağı dava da tazminat niteliğinde olduğundan on yıllık zaman aşımına tabi olduğu- Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK. mad.141/2 uyarınca zamanaşımı definin davacının açık muvafakati ile veya cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile de yapılabileceği- Uyuşmazlıkta, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde yapılan zamanaşımı itirazının, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinde dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirdiği- Dava açılması veya icra takibi yapılmasının, zamanaşımını kesen nedenlerden olduğu; zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işleyeceği-
Davacının, davalıyı, dava tarihinden evvel temerrüde düşüren ihtarı söz konusu olmadığı anlaşıldığından hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-
Davacının, davalıyı, dava tarihinden evvel temerrüde düşüren ihtarı söz konusu olmadığından, hükmedilen alacağın dava dilekçesinde talep edilen miktarına dava, ıslah edilen miktarına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-