Davacının iş sözleşmesinin 27.09.2013 tarihinde işveren tarafından feshedildiği ve davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatının 30.09.2013 bordro ile işveren tarafından hesaplandığı, davalı işverenin, kıdem tazminatı açısından fesih tarihinde yasa gereği temerrüde düştüğü, ihbar tazminatı yönünden ise bordro ile bildirimde bulunduğundan, 01.10.2013 tarihinde temerrüde düştüğü, temerrüt gerçekleşmesine rağmen kıdem ve ihbar tazminatını ödemediği ve davacı işçinin 08.10.2013 tarihinde icra takibine geçtiği, ,icra takibi üzerine davalının ödeme emrini 09.10.2013 günü alması üzerine aynı davacının hesaplanan kıdem ve ihbar tazminatını davacı adına banka hesabına yatırdığı ve aynı gün borcu olmadığını belirterek icra takibine itiraz ettiği anlaşılmakla, takipten önce bir temerrüt olduğu gibi borcun ödenmesinin takip başladıktan sonra gerçekleştiği de dikkate alınarak davacının kötüniyetli olduğundan söz edilemeyeceği ve ortada takip tarihi itibariyle muaccel ve temerrüde düşürülen bir alacak sebebiyle takibin durdurulmasını gerektiren bir itiraz bulunmadığı-
Zenginleşen, kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılmasının olanaklı olmadığı, sebepsiz zenginleşmede gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
Davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken dava konusu paranın gönderildiği tarihten itibaren yasal faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 22.09.2011 tarih 2010/292 esas ve 2011/313 karar sayılı dosyası ile hüküm altına alınan 50.000 TL asıl alacağın fer’i niteliğindeki faiz alacağının tahsili istemi-
Kural olarak, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olacağı, temerrüt ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşeceği, iade talebinde bulunulmadan temerrüt faizinin işlemeyeceği-Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği-Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşacağı, iade talebinde bulunulmadan temerrüt faizinin işlemeyeceği-
Sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesinin zorunlu olduğu-
Davalıdan istenen aidat miktarı genel kurul kararları ile belirlendiğinden ve genel kurul kararları da sözleşme niteliğinde olduğundan davalı ortaktan aidat borcunu geç ödemesinden dolayı istenebilecek azami faiz oranının TBK. mad.120/2 'de düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olduğu, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı-
Muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği- Herhangi bir miktar belirtilmeden yapılan yazılı başvuru ile davalının temerrüde düştüğünden söz edilemeyeceği ve dava dilekçesinde belirtilen miktar yönünden dava tarihinden, ıslah ile arttırılan kısım yönünden ise ıslah harcının yatırıldığı tarihiten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği-