Davacı ehliyetsizlik hukuksal nedeniyle ve kendi payına hasren tek başına dava açamaz. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Türk Medeni Kanununun 702/4. maddesine yanlış anlam verilerek, elbirliği mülkiyetinde ortaklardan her birinin ortaklığın haklarını koruma amaçlı elatmanın önlenmesi davası açabileceği halde, “davacıların kendi paylarına yönelik istemde bulundukları ve böyle bir davada tüm ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine temsilci atanması suretiyle taşınmazın tamamı hakkında hüküm kurulamayacağı” şeklindeki gerekçeyle, elatmanın önlenmesi davasının reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Taksim sözleşmesinin yapıldığı 25.11.2008 tarihi itibariyle 13878 parsel sayılı taşınmaz paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı olup, elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olmadığından tüm mirasçıların katılımıyla yapılan bu sözleşmeye değer verilmesinin kural olarak doğru olmadığı-
Davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu gözetilerek davacıların sadece miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken mirasçılardan bir kısmının kendi payları için açtığı davanın diğer mirasçının paylarını kapsamayacağından bahisle reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygın olduğundan, muris muvazaasına nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK. mad. 640 uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği-
Muris muvazaası iddiasına dayalı davalarda hakkı zedelenen her mirasçı kendi miras payı oranında istekte bulunabileceği gibi; taşınmazın terekeye iadesini, diğer bir deyişle tüm mirasçılar adına iptal ve tescilini de isteyebileceği; isteğin bu kapsamda olduğu ve her ne kadar dosyaya davaya muvafakat iradesini gösteren ve dava dışı mirasçıların adını taşıyan bir dilekçe sunulmuş ise de, imzaların mirasçılara ait olup olmadığı belirlenmediği; diğer bir deyişle dilekçede kimlik tespiti yapılmadığı gibi duruşmada da okunmuş olmadığından yöntemine uygun biçimde iştirakın sağlandığının söylenemeyeceği-
E'in ölüm tarihine kadar terekesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 701 ila 703 maddesi arasında öngörülen elbirliği mülkiyete tabi olması karşısında davacının, E. mirasçısı sıfatı ile onun dava konusu ettiği pay yönünden tek başına davayı takip olanağının bulunmadığı-
Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu olduğu; M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirdiği; ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği-
Taşınmazın yapılacak araştırma ve inceleme sonucu satış, bağış veya paylaşım sonucu davacıya düşüp düşmediğinin saptanmasının, bu yollarla davacıya düştüğünün belirlenmesi halinde toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin, aksi halde davacının terekeye dahil bir taşınmaz için üçüncü kişilere karşı tek başına dava açamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesinin gerekeceği-