Davacıların miras bırakanı 31.01.1989 tarihinde ölmüş olup, terekesi TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, dosya arasında bulunan murisin nüfus aile kayıt tablosuna göre davacılar dışında başka mirasçıların da olduğunun anlaşıldığı, terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişi durumunda bulunan Hazine’ye karşı aktif dava açma sıfat ve hukuki ehliyetinin bulunmadığı, TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliğinin arandığı, davada bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmasının gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın dosya kapsamından kardeşleri olduğu anlaşılan davacıya miras bırakanı babası R.'dan kaldığının, bu şahsın sağlığında taşınmazı davacıya özgülemediğinin ve ölümünden sonra da mirasçıları arasında taksim yapılmadığının anlaşıldığı, bir başka anlatımla terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, TMK.nun 640/2, 701 ve 702/2. maddelerine göre, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün hakların üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı-
TMK.nun 640/2, 701 ve 702/2. maddelerine göre, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı, hal böyle olunca, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Şayet, murisin terekesi mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımıyla paylaşıma tabi tutulmamış, taşınmaz paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya intikal etmemiş ise, davacının terekeye dahil taşınmazlar için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve ehliyeti bulunmadığından ve tek başına kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğundan, TMK. nun 702. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı, hal böyle olunca, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı-
Davanın mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Bu durum karşısında mirasçılardan bir kısmının davayı kabul etmesine değer vermek gerekir. Bunu engelleyen bir kanun hükmü de bulunmamaktadır. Bir mirasçı terekeye dâhil bir taşınmaz için miras payı veya miras payının devri hukuki sebeplerine dayalı olarak diğer mirasçılara karşı her zaman tek başına dava açma olanağına sahip bulunmaktadır. TMK.’nun 702. maddesinde yer alan oybirliği kuralı mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda uygulanmamaktadır. Bu tür davalar anılan kuralın istisnasını oluşturmaktadır. Davalılardan bazıları davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Bu durumda davayı kabul eden kişilerin payları bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-