Halefiyet esasına göre tereke adına değil davacıların kendi miras payları için açtığı davaya diğer mirasçıların onayı yahut tereke temsilcisinin icazeti ile devam edilemeyeceği- Davacıların iştirak hâlinde hak sahibi oldukları paylar üzerinde tasarrufta bulunma yetkileri bulunmadığı- Dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya devam edilebilmesi için diğer mirasçıların yahut tereke temsilcisinin katılmasına (icazet vermesine) olanak bulunmadığı- Davada HMK 115 kapsamında dava dilekçesinin mahkeme kararıyla atanmış tereke temsilcisine tebliği ile taraf teşkili sağlanamayacağı- "Dava dilekçesindeki talebin alacağa ilişkin olması sebebiyle hukuki güvenlik, adil yargılama hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında dava dilekçesinin tereke temsilcisine tebliği ile taraf teşkilinin sağlanabileceği, tereke temsilcisinin icazeti ile davaya devam edilebileceği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uygulama kadastrosuna ilişkin davaların tüm paydaş ve ortaklar tarafından birlikte açılmasını gerektirir bir zorunluluk bulunmadığından mahkemece uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olarak açılan davada her bir paydaş ve ortağın diğerlerini temsilen dava açılabileceğinden işin esasına girilerek karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda genel haciz yolu ile ilâmsız icra takibinde alacaklı takip talebinde borçlu olarak gösterilen adi ortaklık yanında davalı ...'in ismi de belirtilmiş olup diğer ortak olan ... ...'den de "ortağı" ifadesiyle bahsedildiği; davalı ... ... de her iki ödeme emrinin tebliğine itiraz ederek husumetin kendisine yöneltildiğini kabul ettiğinden tirazın iptali davasında da adi ortaklığın tüm ortaklarının yargılamaya katılımları sağlandığına göre husumetin adi ortaklığın her iki ortağına da yöneltildiği kabul edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İcra takibine tarafı olmayan bir kişinin UYAP sisteminde dosyaya taraf olarak kaydedilmesi suretiyle bu kişiden borçluya intikal edecek malvarlığı değerlerinin araştırılmasının söz konusu kişi borçlunun murisi de olsa icra takip dosyasına yabancı bir şahıs olduğundan, Anayasadaki temel hak ve özgürlüklere ve bu kapsamda kişisel verilerin korunması kurumuna aykırılık oluşturacağı (Karşı Oy içerir)-
Kadastro tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada kadastro tespitinin paylaşıma uygun yapılıp yapılmadığı-
Davacı kendi miras payına ilişkin kooperatif hissesinin iptali olmazsa bedelini istemiş olup, iştirak hâlinde mülkiyet hükümlerine tabi bir terekede, mirasçıların bir kısmının kendi paylarına hasren açtıkları kooperatif hissesi iptali davasının dinlenilmesinin mümkün olmadığı, böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ya da terekeye temsilci tayin edilerek onun huzurunda davaya devam edilmesine olanak da bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir...Murisin dava dışı mirasçıları vermiş oldukları dilekçeler ile kendilerine isabet eden payları kadastro tespiti öncesinde davacılara bıraktıklarını ve haklarından bu şekilde feragat ettiklerini söylediklerine göre, taşınmazın mirasçılar arasında yapılan taksim neticesinde davacılara isabet ettiği, bu şekilde terekeden ayrıldığı anlaşıldığından, davacıların taşınmazın kendi adlarına tescilini talep etmelerinde bir engel kalmamaktadır.
Adi ortaklıkta takibin tüm ortaklar tarafından başlatılması gerektiği, iş ortaklığının pilot ortağın ve ortaklığı her konuda temsile tam yetkili şirktetin de tek başına takip açamayacağı-
Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında tescil istemiyle açılan davada; taşınmazın sınırları içinde bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılması, delilleri toplanması daha sonra asıl dosya davacısı ve birleşen dosya davacıları taraflardan çekişmeli taşınmazın kendilerine ne şekilde intikal ettiği (taksim, satış, bağış vs.) sorularak, kendilerine bu husustaki iddialarını kanıtlama imkanı tanınması, davacı taraflarca çekişmeli taşınmazın geçerli bir sebeple murisinden kendisine intikal ettiği ispat edilemediği takdirde aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi; davacı taraflarca aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kanıtlaması halinde ise, işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca, uygulama kadastrosunun, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi amacına yönelik olduğu- Uygulama kadastrosuna ilişkin ihtilaflarda da paydaşlardan birisinin payı oranında işlemin doğruluğunun denetlenmesini istemesinin davanın niteliği gereği mümkün bulunmadığı- TMK 693/3 uyarınca, her bir paydaş ve ortağın diğerlerini temsilen dava açabileceği-