Tapu iptali davasına bakan mahkemece öncelikle taraf teşkilinin denetlenmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek taraflara delillerini bildirmeleri için süre verilip yerel bilirkişilerin ayrı ayrı taşınmaz başında dinlenilerek ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler ortadan kaldırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili denetlenmeden ve taraf tanıkları dinlenilmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp haklarının taşınmazın tamamı üzerine yayıldığı, terekenin tamamını kapsayacağı, aynı Kanunun 702. maddesinde, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiğinin belirtildiği, dava açıp yürütmenin de tasarrufi bir işlem olduğu, davanın, tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğundan TMK.nun 640. maddesindeki koruma kapsamında da olmadığı, bu nedenle, taraf teşkilinin sağlanması bakımından dava koşulunun yerine getirilmesinin gerekeceği, bir kısım mirasçıların miras ortaklığı adına tek başına açmış olduğu davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması için dışarıda kalan mirasçıların açılmış bulunan davaya katılmalarının sağlanmasının veya yöntemine uygun biçimde olurlarının alınmasının ya da TMK.nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayini suretiyle davanın yürütülmesinin gerekeceği, dava koşulunun yerine getirilmesini temin için ilgili tarafa süre ve imkan verilmesinin gerekeceği-
Nizalı taşınmazların tarafların kök miras bırakanının terekesine dâhil malvarlığı ve terekesi de elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Bu durumda, eldeki davanın irdelenmesinde; elbirliği mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu taşınmazlarda mirasçıların birbirleri aleyhine tek başına miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olup oybirliği aranmaz (HGK. 23.10.1996 T. 1996/7-522 Esas ve 1996/713 Karar). Mirasçılardan birinin taşınmazın diğer mirasçılar adına da tapuya tescilini istemesi TMK.’nun 640 ve 702. maddelerine göre de mümkün değildir. Davacı, mirasçılar arasında görülen böyle bir davada, sadece kendi payı yönünden iptal ve tescil isteğinde bulunabilir. Kök miras bırakanın nüfus kaydı kapsamında, eldeki davadaki taraflar dışında dava dışı başka mirasçılarının da bulunduğu tespit edildiğine göre, davacıların terekedeki miras payları oranında iptal ve tescil isteyebileceklerinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, taraflardan kök miras bırakanın mirasçılık belgesi temin edilerek, davacıların miras payı oranlarında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Bir ortağın tek başına dava açabileceği, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği-
Murisin ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğuna göre, davanın mirasçılardan birine karşı yöneltilmesi yeterli olmayıp bütün mirasçılara yöneltilmesinin ve taraf teşkili sağlanmasının gerekeceği-
Murisin ölüm tarihi itibariyle mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacağı ve tasarruf işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri gerekeceğinden (TMK. mad. 640/2; 702/2) , davada yer almayan diğer mirasçıların yöntemine uygun bir biçimde muvafakatlarının alınması, davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına bir temsilci atanarak onun huzuruyla yargılamaya devam edilmesi ile dava şartı yerine getirildikten sonra tapu iptali ve tescile yönelik uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekeceği- Zilyetlikle belgesizden edinilebilecek taşınmaz miktarı kuru arazide 100 ve sulu arazide 40 dönümü aşmayacağı (Kadastro K. mad. 14)-
TMK.nun 640/2, 701 ve 702/2. maddelerine göre, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri, tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermelerinin gerekeceği, bu bakımdan davacının tek başına taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemesinin mümkün olmadığı, hal böyle olunca, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı dava dilekçesinde, taşınmazın tapu kaydının iptaliyle ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş ise de, dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup taraflar arasında elbirliği mülkiyet söz konusu olduğundan bu isteğin davacının kendi miras payı yönünden tapu kaydının iptali ve tapuya tescil istemi olarak anlamak ve yorumlamak gerekeceği, zira, aralarında elbirliği mülkiyet bulunan mirasçıların birbirlerine karşı açtıkları davada zorunlu dava arkadaşlığının olmadığı-
TMK.nun 701 ve 702 maddeleri uyarınca murisin ölümü ile terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payının taşınmazın tamamı üzerinde söz konusu olduğu, şayet, murisin ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir paylaşım, satış ya da bağış söz konusu değil ise, TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufu işlemlerde oybirliği arandığından ve dava da üçüncü kişi durumunda bulunan Hazine’ye karşı açılmış olduğundan bir veya birkaç mirasçının kendi başlarına üçüncü kişilere karşı aktif dava açma hukuki sıfat ve ehliyetleri bulunmadığı gözetilerek dava koşulundan davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesinin gerektiği, dava da bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmalarının gerekeceği-
Davacının, taşınmazların kök miras bırakanın tüm mirasçıları adına payları oranında iptal ve tescilini istediği, dava konusu taşınmazların elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu, bu nitelikli taşınmazlarda mirasçıların birbirleri aleyhine tek başlarına miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkün olup oybirliğinin aranmayacağı, bunun TMK.nun 702. maddesinde yer alan oybirliği ilkesinin bir istinası olduğu, ancak mirasçılardan birinin, taşınmazın diğer mirasçılar adına da tescilini istemesinin mümkün olmadığı, davacının ancak kendi payı yönünden iptal ve tescil isteyebileceği, somut olayda, usulüne uygun bir biçimde harç yatırmak suretiyle davaya katılıp istekte bulunmayan mirasçılar hakkında tescil hükmü kurulmuş olmasının doğru olmadığı-