Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup, bir mirasçının diğer mirasçıya karşı her zaman miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmasının mümkün olduğu, her ne kadar TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince muristen kalan taşınmazın elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu ve aynı Kanun’un 702. maddesinde öngörülen tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır ilkesi söz konusu ise de, mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda bu kuralın uygulanmadığı, bu ilkenin TMK.nun 702. maddesinde açıklanan oybirliği ilkesinin bir istisnasını oluşturduğu-
Dava mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olup davayı açanlar bakımından sadece miras payı oranında iptal ve tescile karar verilir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu parsellerin ortak miras bırakandan kaldığı ancak; terekenin tüm mirasçıların katılımıyla paylaşımın yapılıp yapılmadığı mahkemece tam olarak belirlenemediği gibi paylaşım yapılmış ise kimlere, nerelerin ve hangi parsellerin düştüğü de açıklığa kavuşturulmamıştır. Tüm mirasçıların katılımıyla yöntemine uygun bir biçimde paylaşım yapılmış ve dava konusu taşınmazlar davacılara düşmüş ise, buna göre değerlendirmenin yapılması, hiç paylaşım yapılmamış ise, taşınmazların TMK.’ nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu düşünülerek koşulların varlığı halinde iptal ve tescil isteyen davacıların miras payı bakımından iptal ve tescile karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususları dikkate almadan oluşturulan mahkeme kararının hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteği-
Dava konusu taşınmaz elbirliği mülkiyetin konusu olup davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu tespit edilmekle davacının tek başına dava açma ehliyetine sahip olmayıp, davada taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Miras bırakana ait nüfus aile kayıt tablosu ve mirasçılık belgesi istenilerek davacıdan başka mirasçısı bulunup bulunmadığının araştırılması, başka mirasçı bulunduğunun belirlenmesi halinde, HMK. 243 ve 244 uyarınca, taşınmaz başında keşif yapılmak suretiyle dava konusu parsellerin davacıya intikal şeklinin (taksim, bağış vb.) davacı, yerel bilirkişi ve tanıklardan açıkça sorulmak suretiyle tespiti, dava konusu parsellerin terekeden çıktığı ve davacının mülkiyetine geçtiğinin belirlenmesi halinde davanın kabulüne, aksi halde TMK.nun 701 ve 702.maddeleri göz önünde tutularak dava koşulu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaz muristen kaldığına göre TMK.’ nun 701 ve 702. maddeleri gereğince terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır. Mahkemece öncelikle taraf teşkilinin denetlenerek, sağlanmadığının tespitinde öncelikle bu nedenle davanın reddi düşünülmelidir. Şayet taraf teşkili sağlanmışsa bu durumda işin esasına girilerek gerekli araştırma-mera olup olmadığı veya meradan elde edilip edilmediği yerel bilirkişilerin parsel başında dinlenmesi vb- yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Davacı dava dilekçesinde, sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece davacının taraf ehliyeti sorgulanıp araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-