Mahkemece verilen karara karşı davacı borçlular tarafından sunulan istinaf dilekçesi ve kamu düzeni kapsamında yapılan inceleme neticesinde borçluların takip konusu senetlere mahsuben taraflar arasında imzalanan 28.08.2018 tarihli sözleşme gereğince fazlasıyla ödeme yapıldığı iddiasıyla icra mahkemesine başvurduğu, takip dayanağı bonoların taraflar arasında imzalanan 28.08.2018 tarihli "iş yeri devir ve borç yapılandırma sözleşmesi" gereğince düzenlendiği ve tarafların kabulünde olduğu, takip dayanağı olarak da bonolar yanında sözü edilen sözleşmelerin gösterildiği, sözleşme taraflara karşılıklı edim yükleyen nitelikte bir sözleşme olmayıp, ödeme planını içerir şekilde düzenlenmiş olduğu, sözleşmenin onuncu maddesinde üst üste üç bononun ödenmemesi veya iş yerinin devri-satışı halinde tüm ödenmemiş bonolar muaccel hale gelecektir şeklinde muacceliyet şerhine yer verildiği, muacceliyet hükmü geçerli olup maddede belirtilen üst üste üç bononun ödenmediği hususunun tartışmasız olduğu, bu nedenle takip tarihi itibariyle vadesi gelmeyen senetler de söz konusu madde gereğince muaccel hale geldiğinden takibe konu edilmesinde yasaya uymayan yön bulunmadığından itiraz dilekçesi ekinde sunulan ödeme iddiasına dayanak yapılan belgelerde takibe konu senetlere atıf bulunmadığı gibi iddia edilen ödemelerin sözleşmedeki hükme ilişkin olduğu hususunun yargılamayı gerektirdiği-
Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarının senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasına yönelik olduğu, İİK. 169/a maddesi gereğince senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delillerle usulünce ispatının gerektiği, bu sebeple senet üzerindeki yazı yaşının farklı olduğuna ilişkin iddianın sonuca etkili olmadığı gibi mahkemece bu yönde bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekmediği, bu nedenle davacının bilirkişi raporu alınmasına yönelik itirazının isabetli olmadığı, yine takip hukukuna göre ve basit usulde yargılama yapan icra mahkemesince, savcılık soruşturması veya ceza mahkemesinde görülmekte olan dava bekletici mesele yapılamayacağı, davalı tarafından senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun usulünce ispat edilememesi nedeniyle mahkemece 'takibin iptali' talebinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Takibe mesnet zamanaşımı iddiasında bulunan bonolar hakkında yasal süresi içerisinde takip başlatılmış olduğu, davacının borca itirazını İİK'nın 169/a maddesinde açıklanan belgelerle ispat edemediği, dar yetkili mahkeme olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasının olanaklı olmadığı
Takibin 27.05.2016 tarihinde başlatıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde geçen "Borç İbra Protokolü" başlıklı belgenin ise 29.09.2016 tarihinde takipten sonra düzenlendiği, bu nedenle takipten sonra düzenlenen bu belgenin borca itiraz tarihi itibari ile var olmadığı, takibin kesinleşmesinden sonraki itfa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu ................'ya ödeme emrinin 11.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 17.03.2016 tarihinde icra mahkemesinde borca itiraz ettiği, itiraz dilekçesinde usulsüz tebliğ şikâyetinin bulunmadığı görüldüğünden, 17.03.2016 tarihinde yapılan itiraz, 2004 sayılı Kanun'un 168 inci maddesinin birinci fıkrasının beşinci bendinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra olup, borca itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği, bu sürenin, hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan mahkemece re'sen gözetileceği-
Aval verenin, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebileceği- Aval verenin, hamile karşı senet metninden anlaşılan mutlak defileri ileri sürebileceği ancak asıl borçlu ile hamil arasındaki şahsi defileri ileri süremeyeceği-
Mahkemece, HMK'nın 20. maddesi gereği, yetkili yere 2 haftalık süre içerisinde icra dosyasının gönderilmediği, yetkisizlik kararının 02.07.2020 tarihinde kesinleştiği, kanun gereği kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde yetkili yere gönderme talebinde bulunmadığından takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu belirtilerek davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve HMK'nın 20. maddesi uyarınca takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yerinde olduğu-
Davacının çekte keşideci olmaması nedeni ile çek tazminatından sorumlu olmadığı, takip öncesi ödeme işleminin alacaklıya bildirilmemesi nedeni ile alacaklının takip yapmakta haklı olduğu -
Dosyaya sunulan ve alacaklı tarafından inkar edilmeyen 13.03.2019 tarihli, taraflar arasında imzalanan "Sözleşmedir" başlıklı belgenin "3" nolu maddesinde "30.06.2019 tarih ve 235.000 TL değerindeki senet tapu karşılığında verilmiş olup tapudan sonra hükümsüz olacaktır" yazdığı, buna göre taraflar arasında düzenlenen sözleşme tarihi olan 13.03.2019, 235.000,00 TL bedelli senedin düzenleme tarihi ile aynı olup vade tarihi ve bedeli de takip dayanağı senet ile aynı olduğu, senetten kaynaklanan alacağın varlığının ve miktarının tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirdiği- Takip dayanağı 30.000,00 TL bedelli senet yönünden herhangi bir delil ibraz edilemediğinden borçlu vekilinin anılan senet yönünden istinaf nedenleri yerinde görülmediği, mahkemece takip dayanağı 235.000,00 TL bedelli senet yönünden İİK'nın 169/a maddesinin beşinci fıkrası gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, istemin tümden reddi isabetsiz olup borçlu vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılarak, yeniden esas hakkında; borçlunun borca itirazının kısmen kabulü ile İİK'nın 169/a-5. maddesi uyarınca Elazığ 1. İcra Müdürlüğünün 2020/1346 Esas sayılı dosyasındaki takibin 235.000,00 TL asıl alacak ve fer'ileri yönünden durdurulmasına, 30.000,00 TL bedelli senet yönünden açılan davanın reddine,karar verilmesi gerekeceği-
Borca yönelik itirazını İİK'nın 169/a-1 maddesinde belirtilen yazılı belgeler ile ispatlanamadığından, ileri sürülen sair hususlarla ilgili sınırlı inceleme yetkisine sahip icra mahkemesince değerlendirme yapılamayacağına-