Alacaklının cevap dilekçesinde takip konusu bononun teminat senedi olduğunu açıkça kabul ettiği görülmüş olup, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine dayanak yapılan bononun teminat olduğu iddiası, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olduğu- Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiş olduğu- Somut olayda, davacı/borçlunun borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca borçlu hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay'ın, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamayacağı, somut olayda; ilk derece mahkemesince verilen hükme karşı davacı borçlunun istinafı üzerine ve alacaklının istinaf talebinin olmadığı gözetilmeksizin borçlu aleyhine ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, %6 oranını geçmemek üzere yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı olan çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı iddiasının keşideci tarafından ileri sürülmese dahi, çekin geçerliliği mutlak def’i mahiyetindeki bu iddiaya bağlı olduğundan muteriz borçlu (ciranta) tarafından alacaklı hamile karşı ileri sürülebileceği, o halde, bölge adliye mahkemesince HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takibe dayanak çekin keşide tarihi altındaki imzanın, keşide yerinde mevcut keşideci imzası ile karşılaştırılıp aynı elin ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı kambiyo takibinde, çekteki banka ibraz şerhinde tarih yoksa da, keşide tarihinin 30.02.2017 ve takip tarihinin 02.3.2017 olduğu, dolayısı ile çekin bankaya ibraz edildiği ve 10 günlük ibraz süresi içerisinde takip başlatıldığı, bu nedenle ibrazın süresinde olduğunun kabulü gerekeceği, takibe dayanak çek kambiyo vasfında olduğundan, İlk Derece Mahkemesi'nce borçlunun çek tazminatına ilişkin borca itirazı ile ödeme yasağı kararı gereğince alacaklının takip yapamayacağına yönelik şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İstinaf eden borçluya gönderilen istinaf başvuru dilekçesinin tebliğine dair tebligat zarfı üzerine “Tebliğden itibaren 7 gün içinde istinaf yoluna başvuru harcı ve istinaf maktu harcını yatırmanız, aksi halde vazgeçmiş sayılacağınız ihtar olunur.” meşruhatının yazılı olduğu ancak meşruhatın altında hakimin imzasının bulunmaması halinde, anılan (tebligatın) muhtıranın geçersiz olacağı ve bu durumda kesin süre içerisinde gerekli harçlar yatırılmadığından istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararının hatalı olacağı-
Çek, keşideci tarafından lehtar lehine düzenlenip, keşide edildikten sonra, lehtar tarafından tekrar keşideciye ciro edilmesi halinde, keşidecinin 6102 sayılı TTK'nun 788. maddesi koşullarında yeniden çeki tedavüle çıkararak ciro etmesi durumunda, ikinci tedavülden önceki lehtarın sorumluluğu kalmadığından, lehtar hakkında takip yapılamayacağı, bu durumda, keşideci ile takip alacaklısı hamil arasında sorumluluğun olduğu, zira keşidecinin, çeki yeniden tedavüle çıkarmakla, lehtar adına keşide etmeden önceki durumuna döndüğünden lehtarın sorumluluk zinciri içinde yer almasının mümkün olmadığı-
Borçlunun yetki itirazı kabul edilerek verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunmasının geçerli olmadığı- Yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyasının yetkili yere gönderilemeyeceği- Yetki itirazına ilişkin karar kesinleşmeden dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verildiğinden borçlu hakkındaki ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İcra dairesinin yetkisizliğine karar verilmiş olmasının ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmeyeceği- İhtiyati haciz kararı verildiği mahkemece kaldırılmadığı sürece, alacaklının ihtiyati haczin uygulanmasına dair isteminin reddinin hatalı olduğu-
Bonodaki yetki kaydının avalist borçluyu bağlamayacağından yetki itirazının kabulüne ilişkin kesinleşen kararın usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu konudaki içtihat değişikliğinin usuli kazanılmış hakkı bertaraf etmeyeceği-
Dairemizin, istinaf süresinin yüze karşı verilen kararlarda tefhimden itibaren başlaması gerektiğine ilişkin tespitinin, Anayasa Mahkemesi’nce ilk derece mahkemesinin istinaf süresini tebliğden başlatması nedeniyle, ihlal oluşturduğu sonucuna varıldığı-