Takibin iptali istemli uyuşmazlıkta, temyiz kesinlik sınırının takip talebinde asıl alacak miktarına göre belirleneceği-
Borçlu kooperatifin, çift imza ile temsil edildiği, senetlerde borçlu adına atılı 2. imzaların kooperatif yetkililerine ait olmadığı, dayanak bonoların bedellerinden borçlu kooperatifin sorumlu olmadığı iddiasının İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenen borca itiraz niteliğinde olduğu, istemin imzaya itiraz olarak nitelendirilmesi ve alacaklı aleyhine para cezasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Kambiyo takibine borca itirazın kabulü halinde, İİK. 169/a-5 gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği, takibin iptalini de içerir şekilde davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Kambiyo takibinde borcun ödendiğine ilişkin itirazın banka havale makbuzu veya dekontu ile ispat edilebileceği- Ödemeye ilişkin dekontta borç konusu senedin vade, tanzim tarihi ve miktarına açık bir şekilde atıf yapılması gerektiği; bu nedenle dekont açıklamasında sadece senet tarihine yer verilmesinin yeterli olmadığı- Senetlerin kira sözleşmesi için verildiği de tespit edilmediğinden, kira sözleşmesi açıklamasının da yeterli olmadığı-
İcra takibine dayanak yapılan senette tahrifat iddiası İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olup, bu itirazın, aynı Kanun'un 168/5. maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş günlük sürede icra mahkemesine yapılması gerekeceği- Borçluya ödeme emrinin 23.03.2020 tarihinde durma süreleri içerisinde tebliğ edildiği, davanın 18.06.2020 tarihinde 15 günlük uzama süreleri içerisinde açıldığı ve yasal 5 günlük itiraz süresi aşılmadığından Bölge Adliye Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığından bahisle borçlu ....... yönünden itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu şirketin yapılan takibe karşı çift imza ile temsil edildiğini, tek imza ile imzalanan çekten dolayı borçtan sorumlu olmadığını ileri sürmesinin "borca itiraz" niteliğinde olduğu ve çeklerin lehtarı olan alacaklının, çeklerin keşidecisinin tek imza ile sorumlu olup olmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceğinden, talebi bulunan borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği-
“Gayrimenkul Satış Sözleşmesi” başlıklı belgede takibe dayanak bonoya açık bir atıf bulunmadığı gibi teminat olarak verildiği hususunda da net bir ifadenin yer almadığı, teminat amacıyla herhangi bir senet verildiğinin yazılı olmadığı, alacaklının cevap dilekçesinde de senedin teminat senedi olarak verildiğine yönelik bir kabulünün bulunmadığı, bu durumda, borca itiraza ilişkin başvurunun reddi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, borçlu şirket tarafından vekil tayin edilen şahsın takip konusu çeklerin keşide tarihlerinden önce vekillik görevinden azledilip edilmediği belirlenerek; usulüne uygun bir azilname olmadığının tespiti halinde, muteriz borçlu şirket yetkilisi tarafından 3. kişiye verilen çek düzenleme yetkisini içeren vekaletname gereğince, takip dayanağı çeklerdeki keşideci imzalarının söz konusu şahsa ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 169/a-6 uyarınca, borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmak olmamak üzere; takip muvaffakaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlunun, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği- Borçlular lehine 50.000 USD alacağın takip tarihindeki kur değeri üzerinden (1 USD 3,004) %20 oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği, maddi hataya dayalı olarak %10 oranında tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlular aleyhine başlatılmış olan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinin kesin hüküm ile iptal edilmiş olması ve mükerrerliğe ilişkin olan şikayet tarihi itibariyle, borçlular hakkında derdest bir ipotekli takip bulunmadığından, şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile mükerrer takip yapıldığını söyleyebilme olanağının olmadığı, o halde; ilk derece mahkemesince borçlular yönünden şikayete konu kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmasında usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-