Taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin münhasır olmayan yetki sözleşmesi olması ve borçluların ikametgahları ile takip dayanağı bononun düzenleme yerinin Ankara olması nedeniyle borçluların yetki itirazlarının yerinde olmadığı, İİK'nın 169/a-1 maddesi gereğince borçluların ödeme iddialarını takip konusu senede atıf yapan bir ödeme belgesi ile ispatlayamadıkları ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesabın doğru olduğu gerekçeleri ile borçluların istinaf başvurularının esastan reddine hükmedilmesinin isabetli olduğu-
Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zaman aşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13.03.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, bu Kanun’la belirtilen süreler 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre de, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresi 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatıldığı, takip hukukuna ve icra iflas kanunları ile belirtilen sürelerin 13.03.2020 tarihi ile 15.06.2020 tarihleri arasında durmuş olduğundan bu tarihler arasında geçen sürelerin hesaba katılmayarak yapılan hesaplamada takibe mesnet zaman aşımı iddiasında bulunan bonolar hakkında yasal süresi içerisinde takip başlatılmış olduğu, borçlunun borca itirazını İİK'nın 169/a maddesinde açıklanan belgelerle ispat edemediği, icra mahkemesinin dar yetkili mahkeme olması nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmasının olanaklı olmadığı-
Takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişi tarafından, yeteri kadar mukayeseye esas evrak aslı celp edildikten sonra, incelemenin gerektirdiği cihazlar kullanılarak hazırlandığı, raporun fotoğraflarla da desteklendiği, bu hali ile bilirkişi raporunun hükme dayanak yapmaya elverişli olduğu, her ne kadar alacaklı tarafından raporun Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarında incelendiği, borçlunun da Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışması nedeniyle raporun hükme esas alınamayacağı ileri sürülmüş ise de; bilirkişinin reddi nedenlerinin bulunmadığı, HMK hükümlerine uygun şekilde de bilirkişinin reddedilmediği, salt bu yöndeki iddianın raporun geçersizliği sonucunu doğurmayacağı-
Borçlu tarafından taraflar arasındaki borç ilişkisinin kabul edildiği, ödeme iddiasının İİK'nın 169/a-1 maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu bononun, TTK'nın 776. maddesinde sayılan unsurları içermekte olduğu, senet üzerinde herhangi bir kazıntı veya silinti olmadığı, borçlunun iddiasının, senet üzerindeki "TL" ibaresinin çizilip, USD ve Amerikan Doları yazıldığına ilişkin olduğu, takibe konu senette yazılan rakamın veya borcun türünün silinmesinin söz konusu olmadığı, senet doldurulurken matbu olarak gösterilen Türk Lirası kelimesinin çizilip USD, Amerikan Doları olarak yazıldığı, senet metninde yazı ile olan kısımda matbu olan Türk Lirası ibaresi çizilmeden Amerikan doları yazılmış ise de bu durumun rakamla yazılan kısımla çelişkili olmadığı, yazıyla yazılan kısımda matbu Türk Lirası ibaresi silinmeden Amerikan Doları yazılmasının senet üzerindeki diğer kayıtlar dikkate alındığında borçlanmanın Türk Lirasıyla yapıldığını göstermeyeceği, aksi kabulün aşırı şekilcilik olacağı, senet matbu olduğundan matbu kayıtlarda yapılan değişikliğin tahrifat olarak kabul edilemeyeceği, icra mahkemesi kararlarının takip hukuku bakımından kesin hükme bağlanması nedeniyle bu kararlar kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden savcılık soruşturmasının bekletici mesele yapılmasına olanak bulunmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Şikayetçi borçlu .............’ye çıkarılan ödeme emrinin 04.09.2019 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet ve borca itiraz niteliğindeki başvurunun yasal 5 günlük süreden sonra, 17.09.2019 tarihinde yapıldığından süresinde olmadığı, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve takibe konu bono üzerinde herhangi bir atıf bulunmadığından takibe konu senedin teminat senedi olduğu iddiasının ispatlanamadığı, muaccel borcun bulunmadığı iddiasının dayanak bononun vade tarihi ve takip tarihi dikkate alındığında yerinde görülmediği, bononun vade tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının İİK’nın 169/a-1 maddesindeki delillerle ispatlanamadığı, takibe konu bononun bedelin belirli olduğu, ödeme emrinde işlemiş faiz talebinde bulunulmadığı, bilirkişi raporunda alacak miktarı, hesap kat ihtarı ve faizle ilgili hesap yapılmamasının yerinde olduğu, takip dayanağı bononun kambiyo senedi vasfında olması nedeniyle alacağa 3095 Sayılı Kanun'un 2/2. maddesinde öngörülen ticari işlerdeki temerrüt faizi olan avans faizi oranının uygulanmasında usulsüzlük bulunmadığı, İİK’nın 169/a-6. maddesine göre borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibin muvakkaten durdurulmuş olması gerektiği, somut olayda takip durdurulmadığından şikayetçi borçlular aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Davalı alacaklı tarafından şikayetçiler (keşideci şirket ve lehtar) aleyhine iki adet çeke dayanılarak toplam 425.000 TL asıl alacak ve fer'ilerinin tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, ödeme emrinin şikayetçi borçlu .............'a 28.12.2020, şikayetçi borçlu şirkete 30.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, dayanak çeklerin unsurlarının tam olduğu, ilk cironun lehtara ait olduğu ve süresinde ibraz edildiği, şikayetçi borçlular tarafından dayanak çeklerin tefecilikten kaynaklanan faiz alacağına ilişkin olduğu ve borcun bulunmadığının ileri sürüldüğü, borcun olmadığı iddiasının İİK'nın 169/1. maddesine uygun olarak yazılı belgeyle kanıtlayamadığı, icra mahkemesindeki yargılama aşamasında dosyaya sunulan ifade tutanağı ile sorgu zaptında da, alacaklının verdiği borç karşılığında çekler aldığını bildirdiği, dolayısıyla borcun bulunmadığı iddiasını kabul etmediği, önüne gelen uyuşmazlığı takip hukuku kurallarına göre çözüme kavuşturan ve kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen icra mahkemesince taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığının araştırılamayacağı, mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Tefecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesince incelenmesinin mümkün olmadığı-
Tebliğ evrakıyla ilgili kime haber bırakıldığı hususlarının tebligatta yer almadığı, bu hali ile tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Menfi tespit davasında kararın kesinleşme tarihine kadar davalı ................Ltd. Şti. yönünden zamanaşımının işlemeyeceği gözetildiğinde takip dayanağı senet yönünden 3 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı, takip dayanağı bonoda lehdar durumunda olan...............Ltd. Şti. hakkında davacının borçlu olmadığının tespitine dair verilen kararın yetkili hamil olan ve senedi ciro ile eline geçiren takip alacaklısına karşı ileri sürülemeyeceği, bu alacaklı yönünden senedin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağı, borçlu tarafından borca itirazına ilişkin İİK'nın 169. maddesinde sayılan nitelikte belge de sunulmadığı, davacının zamanaşımı itirazı, borca itiraz ve şikayetlerinin yerinde olmadığı-
Davacının dava dilekçesindeki anlatımlarının senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasına yönelik olduğu, İİK. 169/a maddesi gereğince senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delillerle usulünce ispatının gerektiği, bu sebeple senet üzerindeki yazı yaşının farklı olduğuna ilişkin iddianın sonuca etkili olmadığı gibi mahkemece bu yönde bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekmediği, bu nedenle davacının bilirkişi raporu alınmasına yönelik itirazının isabetli olmadığı, yine takip hukukuna göre ve basit usulde yargılama yapan icra mahkemesince, savcılık soruşturması veya ceza mahkemesinde görülmekte olan dava bekletici mesele yapılamayacağı, davalı tarafından senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun usulünce ispat edilememesi nedeniyle mahkemece 'takibin iptali' talebinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-