Hüküm kısmında "avans" faizi yerine infazda tereddüte sebebiyet verecek şekilde "reeskont avans" faizi ibaresine yer verilmesinin doğru görülmediği-
Senedin, her iki şirketin de yetkilisi olan kişi tarafından senet metnini kapsayacak şekilde imzalandığı- Sorumluluk için şirketin temsilcisi tarafından atılan imzanın, şirketin unvanı ya da kaşesi üzerinde bulunmasının zorunlu olmadığı- Senedi düzenleyenin şirket olduğunun ve bu senetten dolayı sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerektiği-
Asıl borçlunun takipten önce öldüğü, mirasçının mirası reddettiği somut olayda; borçlu mirasçının tebliğ tarihi itibariyle reşit olmadığından yapılan ödeme emri tebliği yok hükmünde olup borca itirazın süresinde olduğu-
İcra emrinin ve takip talebinin inceleme konusu yapılabileceği, keza yapılan incelemede gerek ek takip talebinde gerekse icra emrinde alacağın TL karşılığının gösterilmediği, Bölge Adliye Mahkemesinin esasen iptal gerekçesinin bu olması gerektiği ve yine icra emrinin değil örnek 4-5'e yönelik takibin iptali gerektiği-
Somut olayda; borçluya ödeme emrinin 07.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz dilekçesinde tebligatın usulsüz olduğunun ileri sürülmediği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun ise, 12.10.2022 tarihinde yapılması gerekirken 13.10.2022 tarihinde, yani yasal beş günlük süre geçirildikten sonra yapıldığı anlaşıldığından borçlunun borca itirazının süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris hakkında başlatılan takibin, HMK'nın 124. maddesine uygun olarak ek takip talebi ile mirasçılara yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-Mirasçı borçlunun takipten önce mirası reddettiğine ilişkin itirazını ve takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı iddialarını takibin şekline göre yasal beş günlük sürede icra mahkemesinde borca itiraz olarak ileri sürmesi gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borca itiraz sonucunda, haksız çıkan taraf hakkında tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Somut olayda, mahkemece 03.02.2023 tarihli tensip tutanağında dava dilekçesinin taraflara tebliği ile “ön incelemenin duruşmalı yapılmasına” karar verildikten sonra, 28.03.2023 tarihinde, dosya üzerinden yapılan inceleme ile zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmekle; davacının talebi borca itiraz niteliğinde olup 169/a, 170/2 maddesi gereğince istemin duruşmalı olarak incelenmesi gerekeceği-
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 362. maddesinde “Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçilebilir.” düzenlemesi ve mülga 6762 sayılı Ticaret Kanununun 314. maddesinde “İdare meclisi azaları en çok üç yıl müddetle seçilirler. Esas mukavelede aksine hüküm yoksa tekrar seçilmeleri caizdir.” Düzenlemesi yer almakta olduğu; fakat üç yıllık süre sonunda şirketi temsil ve ilzam yetkisinin kendiliğinden uzayacağına dair bir hükmün kanunda yer almadığı- Takibe konu senetin tanzim tarihi itibariyle temsil ve ilzam yetkisi sona eren Ö. A tarafından imzalanmış olması, şikayetçi şirketin senet bedelinden sorumluluğuna neden olmayacağından mahkemece; itirazın kabulü gerekeceği-
Hamil tarafından kendisinden önceki tüm cirantalar ve keşideci hakkında başlatılan kambiyo takibinin tüm borçlular yönünden kesinleşmesinden sonra, hamil ile kendisinden önceki ciranta arasındaki takip konusu senedin verilmesine neden olan ilişkinin feshedilmesi nedeniyle hamilin dosya alacağını kendisinden önceki cirantaya devrettiği ve böylece bu cirantanın, alacaklının (hamilin) tüm haklarına sahip olduğu- Temlik alan cirantadan önce bonoda yer alan diğer cirantalar ve keşidecinin devralana karşı müteselsilen sorumlu oldukları- Hamilin dosya alacağını son cirantaya temlik etmesinin, bonodaki diğer borçluları "müteselsil sorumluluk" esası gereği borçtan kurtarmayacağı- "Takip dosya alacağının tüm ferileriyle birlikte borçlu cirantaya temlikinin 'itfa' sonucunu doğuracağı, itfayla takibin son bulması nedeniyle aynı takipte 'alacaklı ve borçlu sıfatı birleşen' ciranta tarafından takibe devam edilemeyeceği" şeklindeki görüşün isabetli olmadığı-
