Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanına göre, "borçlu şirketin çift imza ile temsil edileceği" yönünde karar alındığı görüldüğünden, kararın ilan edildiği tarihten önceki tarihli taşıyan çek yönünden borca itirazın reddi gerektiği-
Taraflara karşılıklı edimler yükleyen protokole dayalı olarak düzenlenmiş senedin tahsilinin şarta bağlı hale gelmiş olması halinde, borçlunun borca itirazının kabul edilip takibin durdurulması gerekeceği-
TTK'nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 676/ı maddesi hükmü uyarınca bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunacağı, ancak bu kuralın rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmaması halinde uygulanacağı-
Borçlunun, takibe dayanak senedin, herhangi bir nedenle altına isim ve imzasını attığı bir A4 kağıdının isim ve imza kısmından itibaren kesilerek senedin oluşturulduğuna ilişkin sahtelik iddiası yargılamayı gerektirdiğinden, dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesinin mümkün olmadığı-
Somut olayda, borca itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, hüküm fıkrasında takibin durdurulması hususunun açık ve net bir şekilde belirtilmediği, dolayısıyla hüküm kısmının bu bölümünün HMK'nun 297/2. maddesinde belirtilen yasal düzenlemeye uygun, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olmadığı ve infazda tereddütlere sebebiyet verecek nitelikte olduğu anlaşıldığından; kararının hüküm bölümünün “1-a” nolu bendinde yer alan “Borca itirazın kabulüne” cümlesinin karar metninden tamamen çıkarılmasına, yerine, “Borca itirazın kabulü ile İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasındaki takibin borçlu E. C. yönünden durdurulmasına” cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle onanmasına-
Hükme esas alınan 07/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda, takip dayanağı belgenin gerçekte farklı içerikteki bir belge senet haline getirilerek oluşturulduğu tespit edilmiş ise de, imza itirazı dışındaki sahtecilik iddiasının yukarıda açıklandığı üzere dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun "borca itirazının reddine" karar verilmesinin yerinde olduğu- Ancak takip dayanağı "senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı" genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden, borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Hükme esas alınan 07/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda, yazıcı aracılığı ile takip dayanağı belgenin gerçekte farklı içerikteki bir belge senet haline getirilerek oluşturulduğu tespit edilmiş ise de, imza itirazı dışındaki bu sahtecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün olmadığından borçlunun borca itirazının reddine karar verilmesinin yerinde olduğu- Ancak takip dayanağı senedin sahte olup olmadığı ve alacağın varlığı genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğinden ve borçlunun itirazının esasına girilmediğinden borçlunun tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerektiği- Bonoda teminat kaydı var ise de, neyin teminatı olduğunun belirtilmemesi halinde, bu kaydın, bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmayacağı- Bononun teminat amaçlı verildiğinin kabul edilebilmesi için, neyin teminatı olarak verildiğinin ya bononun önündeki veya arkasındaki yazılar veya ayrı bir belge ile teminat senedi olduğunun kanıtlanması gerektiği- Keşideci ile lehtar arasında düzenlenen ek protokolde "vade tarihi içermeyen takip konusu bononun bedeline açıkça atıf bulunulduğu, ek protokol ile senedin düzenleme tarihinin aynı olduğu gözetildiğinde, İİK. mad. 169/a kapsamında bononun sözleşme ile bağlantısının kanıtlandığının ve belirtilen ek protokolün içeriğine göre senedin teminat amacıyla verildiğinin, alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirdiğinin kabulü gerektiği- "Takibe dayanak yapılan senede doğrudan bir atıfta bulunulmadığı gibi, senedin, teminat senedi olarak verildiğine dair bir kaydın da sözleşmede yer almadığı, borçlunun, iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği" gerekçesiyle “borca itiraz"ın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 12. HD. kararının isabetsiz olduğu-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine dayanak yapılan senedin, senet dışındaki belgeye istinaden teminat olduğuna ilişkin iddianın, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, aynı Kanun'un 168/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yasal beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerekeceği- Takibe konu bonoların 'neyin teminatı olduğuna dair' belgenin, yasal beş günlük sürede sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklıların istinaf dilekçesinde “... kira alacağına ilişkin olarak verilmiş olmakla kira alacağından dolayı takip yapılabileceği gibi kambiyo vasfına ilişkin de takip yapılabilir...” beyanı esas alınarak, takip konusu senedin taraflara karşılıklı edimler yükleyen kira sözleşmesi kapsamında verildiği ve takibe dayanak senet teminat senedi olduğu kabul edilmişse de, takibe dayanak bononun kira bedeline ilişkin olarak "ödeme" amaçlı verildiği, kira sözleşmesinde tarafların bir takım yükümlülüklerin yer almasının doğal olduğu, senedin tahsili hususunda taraflara karşılıklı edim yüklenmediği gibi, sözleşmede; ödeme amaçlı olarak verilen senetlerin, kiralanan yer boşaltılmak istendiğinde, haber verilmesi halinde iade edileceği belirtildiğinden, burada, taraflara yine karşılıklı edim yüklemediği görülmekle senet hakkında kambiyo takibi yapılmasına engel bir durumun söz konusu olmadığı-