Borca yönelik itirazını İİK'nın 169/a-1 maddesinde belirtilen yazılı belgeler ile ispatlanamadığından, ileri sürülen sair hususlarla ilgili sınırlı inceleme yetkisine sahip icra mahkemesince değerlendirme yapılamayacağına-
İsim benzerliği nedeniyle sehven yürütülen takip işlemlerinin iptali ve hacizlerin kaldırılması gerektiği-
Borca itiraz isteminde, takibe konu senedin teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddialarının davacılar tarafından İİK'nın 169/a maddesinde yazılı belgelerden biriyle kanıtlanamadığı- Senette tahrifat yapıldığına dair bir bulguya rastlanmadığının bildirildiği, senedin kambiyo vasfını taşıdığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediği-
Takibe konu alacağın tüm fer'ileriyle birlikte tamamiyle sona erdiğini gösteren, İİK'nın 71/1. maddesinde belirtilen bir belge şikayetçi borçlu tarafça gösterilemediği gibi davalı alacaklının takibe konu borcun para yahut başka bir şekilde ifa edildiği yönünde ikrarı bulunmadığı gerekçesiyle borcun takip tarihinden sonra itfa edilmesinin tüm icra takip giderleri ve ferileri ile birlikte sağlanmasını gerektirdiği yönündeki istinaf başvurusunun kabulüne-
İmzaya itiraz sonucu yapılacak imza incelemesinin fotokopi belge üzerinden inceleme yapılamayacağı tabi olduğundan, borca itirazın reddi kararının yerinde olduğu-
Taraflar arası imzalanan sözleşmede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğu, açıkça atıf yapıldığının kabulü için de senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gerektiği aksi halde takibin iptal edilmesi gerektiği-
Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, İİK'nın 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğu, açıkça atıf yapıldığının kabulü için de senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gerektiği, somut olayda ise 05.01.2015 tarihli "Taşınmaz Satış Sözleşmesi" başlıklı belgede, takip dayanağı bononun tüm unsurlarına açık bir atıf bulunmadığı gibi alacaklının cevap dilekçesinde de senedin teminat senedi olarak verildiğine yönelik bir kabulünün olmadığının anlaşıldığı-
Borca itirazın dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesinden sonra yetkili icra mahkemesine yapılan itiraz üzerine incelenebileceği -
İcra takibine konu senedi ödediklerine dair herhangi bir belge sunulmadığı gerekçesiyle davacıların borca yönelik itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği- Bölge adliye mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüd uyandıracak şekilde hüküm oluşturulmasının hatalı olduğu ancak bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
İncelenen banka dekontlarında, takip konusu çekin seri no'su açıkça yazılarak çeke ilişkin olarak ödeme yapıldığının açıkça belirtildiği, yapılan ödemeler davacı tarafça davalı alacaklıya bildirilmemiş ise de, alacaklının banka hesabı üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile davacı tarafça çeke ilişkin olarak yatırılan söz konusu paraların, takip tarihinden önce davalı alacaklı tarafından kullanıldığının tespit edilmesi karşısında, davalının yapılan ödemeden haberdar olmadığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle İİK'nın 169/a-5 maddesi gereğince, davacılar yönünden 95.000,00 TL asıl alacak ile 3.801,58 TL işlemiş faizi yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin olan taleple bağlılık ilkesini düzenleyen HMK'nun 26. maddesine aykırı olacak şekilde, dava konusu olmayan takipten sonra icra dosyasına yapılan 5.000,00TL ödeme yönünden de takibin durdurulmasına karar verilmesi isabetsiz görülmüş olup, davalı alacaklı, dekontlardaki açıklamanın fark edilmediğini, davacı borçlu şirketin cari ilişkiden kaynaklanan muaccel olan borcunun olması nedeniyle, yapılan ödemenin cari alacaklarından mahsup edildiğini, takibi başlatmakta haklı olunduğunu ileri sürmüş ise de, banka dekontlarında açıkça çeke ilişkin olarak ödeme yapıldığının belirtildiği, alacaklının kötü niyetle olmasa dahi en azından takip başlatmakta ağır kusurlu olması nedeniyle, mahkemece davalı aleyhine 95.000,00 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında tazminata karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-