Borçlu tarafından delil olarak dayanılan 12.10.2020 tarihli genel kredi sözleşmesinde takibe dayanak bonoya herhangi bir atıf olmadığı, sözleşmenin genel düzenlemeler içerdiği ve alacaklı bankanın teminat iddiasını kabul etmediği anlaşılmakta olup, Bölge Adliye Mahkemesinin, genel kredi sözleşmesi ile bononun tarafları, miktarları ve tarihlerinin uyumlu olduğundan bahisle, bononun kredi sözleşmesi nedeniyle düzenlendiğini gösterdiğine yönelik gerekçesinin, kredi sözleşmesinde bonoya açıkça yapılmış bir atıf bulunmadığından, kabulünün mümkün olmadığı, o halde, teminat iddiasına dayalı borca itiraz ispatlanamadığından İlk Derece Mahkemesinin borca itirazının reddine ilişkin kararının yerinde olduğu- Takibe konu senedin teminat olarak verildiği iddiası, İİK'nın 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nın 169/a maddesinin 5. fıkrasında; “itirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiş olmakla itirazın kabulü halinde durma kararı yerine takibin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
İşleyecek faiz oranına itiraz bakımından olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme ile karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporlarına göre takip dayanağı senetteki keşideci imzası davacı borçluya ait olduğundan imza itirazı yerinde olmasa da, davalı alacaklı tarafından sunulan sözleşmedeki imza davacı tarafça kabul edilmese de, davacı tarafın, davalı alacaklı tarafından kabul edilen sözleşme içeriğine dayanarak borca itiraz sebeplerini ileri sürmesinin davanın genişletilmesi mahiyetinde kabul edilmediği- Davalı tarafça sunulan sözleşme ekindeki belgede sözleşme içeriğindeki taraflar, miktar, tanzim ve vade tarihi olarak takip dayanağı bono ile aynı olup kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini içermediğinin anlaşıldığı-
Borçlunun başvurusunun, icra takibinden önce takip konusu bononun zamanaşımına uğradığı itirazına ilişkin olup, bu hali ile İİK’nın 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu, bu durumda, itiraz hakkında İİK'nın 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup, anılan maddenin 5. fıkrasında; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verildiği, o halde mahkemece, borçlunun zamanaşımı itirazı ile ilgili olarak İİK'nın 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Bir bononun teminat olarak verildiğinin kabulü için, o bono üzerinde teminat ibaresinin bulunmasının zorunlu olmadığı- Bono üzerindeki teminat ibaresi neyin teminatı olduğunun ayrıca açıklanmadığı sürece bononun başlı başına teminat bonosu olduğunu göstermeyeceği- Teminat iddiasının kabulü için bu hususun taraflarca ayrı bir sözleşmede belirtilmesinin de zorunlu olmadığı- Senet arkasında silinmiş şekilde ''İş bu senet 11/08/2021 işyeri kiralama sözleşmesine tabi??? baş?? amaçla??!!!maz ciro edilemez.'' yazdığının belirlendiği, takibin tarafları arasında düzenlenen kira sözleşmesinde '…taraflar arasında imzalanan 200.000 TL'lik teminat senedinin hukuki yollarla işleme konulacağına..' dair kayıt mevcut olduğu uyuşmazlıkta, bono arkasında yazılı olan ve sonradan silinen ibare ile sunulan sözleşmenin birbirini desteklemesi ile bononun teminat olarak verildiğinin kabulü gerektiği- Takip dayanağı bononun tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından, borca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına dair karar verilmesi gerektiği-
Takibe dayanak çekin 01.07.2021 keşide tarihli ve 100.980,00 USD tutarlı olduğu, borçlu tarafından dosyaya sunulan 04.02.2021 tarihli Duman ve Yangın Perdeleri Yapılması Taşeron Sözleşmesinde takip alacaklısının işveren, borçlunun taşeron olarak gösterildiği sözleşmenin 21. a maddesinde; "işveren sözleşme imzalanmasını müteakip idareye taşeron tarafından sunulacak projenin onayı sonrası taşerona avans olarak 31.860 USD nakit ve 63.720 USD 105 gün vadeli çek verecek ve avans teminatı olarak açık tarihli 95.580 USD çek alacaktır, imalatlar tamamlandığında teminat çeki iade edilecektir" denildiği, 25. maddesinde; “Taşeron 5.400 USD tutarlı teminat çeki verecektir.” düzenlemesinin yer aldığı, bu maddelerdeki ibarelerde takibe dayanak çeke miktar, keşide tarihi yönlerinden açık atıf yapılmadığı, çek üzerinde teminat olgusunu ortaya koyacak bir ibare yer almadığı gibi davalı alacaklı tarafça da teminat iddiasının kabul edilmediği anlaşıldığından, mahkemenin itirazın reddine ilişkin kararına karşı borçlu tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluların, takip dayanağı senedin sözleşme kapsamında teminat olarak verildiğine yönelik başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, mahkemece borca itirazın kabulü ile İİK'nın 169/a maddesi gereğince takibin muteriz borçlular yönünden durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından ve temyiz aşamasında Dairemiz kararında “takibin iptaline” ibaresinin maddi hataya müsteniden yazıldığı, bu durumun borçlular lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı-
Ölü kişiye takip başlatılması söz konusu olmayıp takip talebinde açıkça takip borçlusu olarak ''N. T. Mirasçıları" gösterilerek takip başlatıldığı, dolayısıyla burada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124. maddesinin uygulama alanı bulunmadığı, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince Dairemiz kararlarına dayanılmış ise de; bahsi geçen kararlarda mirasçılara değil doğrudan muris aleyhine takip başlatıldığı, dolayısıyla işbu davada emsal teşkil etmeyeceği, hali hazırda mirasçılara yapılmış takip bulunduğundan ek takip talebine de gerek olmadığı anlaşılmakla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği-
Çeki keşideci sıfatı ile imzaladığı ihtilafsız olan ..............’in ticari mümessil olarak tayin edildiğine ilişkin, 6102 sayılı TTK 616/1-b ve 631/1 maddelerine göre, borçlu şirket tarafından alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı gibi, Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinde şirket müdürü olarak atananlara verilen yetkiler arasında ticari mümessil tayin etme yetkisinin bulunmadığının da anlaşıldığı, borçlu şirket yetkilisi ........... tarafından ............ Noterliğince düzenlenmiş ............ tarih ve ............... yevmiye numaralı vekaletnamede de ............’in şirketin bazı işlemleri için ticari vekil olarak atandığı ve bu vekaletnamede verilen yetkiler arasında şirket nam ve hesabına kambiyo senetlerinden olan çek düzenleme yetkisinin bulunmadığı, bu vekaletname ile .................’in ticari mümessil atandığının kabul edilemeyeceği, her ne kadar şirket ana sözleşmesinin 8. maddesinde şirket müdürlerinin şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcılarını atayabilecekleri belirtilmiş olsa da aynı maddenin devamında bu şekilde atanacak olanların görev ve yetkilerinin iç yönerge ile belirleneceğinin belirtildiği, bu iç yönergenin de tescil ve ilanının zorunlu olduğu, ancak bu işlemlerin de yapılmadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince, borçlunun imza itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, alacaklı davaya dahil edilip taraf teşkili sağlanarak, borca itiraz hakkında duruşma açılıp, tarafların beyan ve belgeleri tespit edilerek, borçluya itirazlarını ispat, alacaklıya ise bu hususta savunma hakkı tanındıktan ve tarafların varsa gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Borçlu tarafından ileri sürülen, takibe konu bononun, alacaklı lehtar ile üçüncü kişi arasındaki ilişkinin teminatı olarak üçüncü kişi tarafından alacaklıya verildiği iddiası, şahsi def’i niteliğinde olup, alacaklının iyi niyetli hamil olmadığı yönünde bir iddiada da bulunulmadığından bu def’inin alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği, mahkemece-