Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin alacaklıya ait olduğu- Borçlu vekiline borçlunun imza örneklerinin nerelerde bulunduğunu beyan etmesi yönünde külfet yüklenemeyeceği ve bu konuda borçluya süre verilmek sureti ile sonuca gidilemeyeceği- Mahkemece; ispat yükünün alacaklıda olduğu göz önünde bulundurularak, alacaklıya borçlu şirket müdürünün imza örneklerinin nerelerde bulunduğunu beyan etmesi için kesin süre verilmesi, imza örnekleri ilgili yerlerden getirtilerek, usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise borçlu şirket müdürüne meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerektiği-
Çeke dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. mad. 6), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK. mad. 10) ve ayrıca İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği- İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, icra takibi için yetkili olamayacağı-
Takibe konu bononun tanzim tarihi ile taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin aynı tarihli olduğu ve bononun bedelli dikkate alındığında ve alacaklı vekilinin “icra takibinde yer alan tutarın krediden kaynaklanan bakiye tutar" olduğuna ilişkin beyanı gözetildiğinde, senedin ödenmiş olan kredi borcundan kalan bakiye alacaklar için takibe konulduğunun ve  bononun kredi sözleşmesi ile birlikte teminat olarak verildiğinin, yani borçlunun (teminat senedi) borca itirazının kabulü gerektiği-
Bononun, kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi unsurunu taşımasının zorunlu olduğu ve bu niteliğe haiz olmayan bononun, kambiyo senedi sayılmayacağı- Dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği; bunun için de, belgede takip dayanağı senede atıf yapılmasının zorunlu olduğu-
"Borçlunun %20'den aşağı olmamak üzere" tazminata mahkum edilemeyeceği- Tazminat oranının açık ve net bir şekilde belirlenmesi gerektiği-
Tebligat Kanunu mad. 16 uyarınca 103 davet kağıdı tebligatı ile satış ilanı tebligatını alan kişilerin (borçlunun yengesi ve kuzeni), muhatap ile aynı konutta oturduklarına ilişkin ibare yer almadığından yapılan bu tebligatların usulüne uygun olmadığı- Usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Mahkemece, takip dosyası dikkate alınarak, alacaklı sıfatı bulunan kişi duruşmaya dahil edilerek yapılan imzaya ve borca itiraza ilişkin uyuşmazlıkta yargılama sonucunda karar verilmesi gerekirken takipte taraf olmayan ve davalı olarak gözüken kişinin varlığı ile davanın sonuçlandırılmasının HMK.'nun 114. maddesine aykırı olduğu-
Muteriz borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, takip konusu senet miktarının 9.000,00 TL olmasına rağmen, sonradan yapılan tahrifat ile miktarın 109.000,00 TL'ye dönüştürüldüğünü iddia etmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda da, senedin ilk düzenlenmesinde miktarın 9.000,00 TL olarak yazıldığı, sonradan ekleme yoluyla 109.000,00 TL'ye dönüştürüldüğü tespit olunmuş, borçlunun 9.000,00 TL senet bedelini ödediğine ilişkin borca itirazını ise İİK'nun 169/a-2. maddesinde sayılan belgelerle ispatlayamadığı anlaşıldığından, mahkemece, itirazın kısmen kabulü ile İİK' nun 169/a-5. maddesi gereğince takibin 9.000,00 TL ve fer'ilerini aşan kısım yönünden durdurulmasına karar verilmesi ve durdurulan kısımdaki asıl alacak miktarı nazara alınarak tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklının sadece haciz talebinde bulunması yeterli olmayıp, işlemin zamanaşımını kesmesi için İİK.mad. 59 uyarınca işlemin gerektirdiği masrafın da yatırılmış olması gerektiği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 169a/5. maddesi uyarınca; borca itirazın kabulü halinde, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, mahkemece takibin iptaline hükmolunmasının doğru olmadığı-