Yetki itirazı hususunda kurulan hükmün incelenmesinde, mahkemece yetki itirazının kabul edildiği görülmüş ise de; “mahkemenin yetkisizliğine” şeklinde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, yine icra dosyasının yetki itirazında bulunan davacı borçlu yönünden tefriki ile yetkili ve görevli icra dairesine gönderilmesi gerekirken tefrik edilmeksizin tüm dosyanın gönderilmesi sonucunu doğurabilecek doğrultuda hüküm kurulmasının da isabetsiz olduğu-
Takibe dayanak yapılan bonoları düzenleyenin ..... D. Taşımacılığı Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, şirket yetkilisi olup hakkında şahsen takip yapılan kişinin imzasının ise şirket kaşesi üzerinde bulunduğu, dolayısıyla takibe konu senetten dolayı şahsen sorumlu olmadığı, takibe konu senetleri şirket yetkilisi sıfatıyla imzaladığı anlaşıldığından, mahkemece, borçlunun borca itirazının kabulü ile hakkındaki takibin İİK'nun 169/a-5 gereğince durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Azilnamenin ilgili noterlikten getirtilerek incelenmesinden sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu bonoya dayalı kambiyo takibinde dayanak senedin ödeme emri ekinde gönderilmediği şikayeti ile borca itirazda bulunduğu mahkemece istemin reddine karar verildiği borçlunun süresinde süre tutum dilekçesi sunduğu, gerekçeli kararın tebliği üzerine yasal sürede gerekçeli istinaf dilekçesi sunulması nedeniyle istinaf sebeplerinin incelenmesi gerekeceği-
6762 sayılı TTK.'nun 726. maddesini değiştiren 6273 sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresinin 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıl olduğu-
Geniş yetkiler içeren vekâletnameye dayalı olarak yetki verilen kişinin davacı-borçlu şirket adına kambiyo senedi düzenleme konusunda yetkisinin olup olmadığını davalı-alacaklının bilmesi kendisinden beklenemeyeceği- "Takibe dayanak bonoyu tanzim edene verilen vekâletnamede açıkça kambiyo senedi düzenleme yetkisinin bulunmadığı, davalı-alacaklı lehdarın senedi takibe koymakta ağır kusurlu olduğu, bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği- Davalı-alacaklının takibe girişmekte ağır kusurlu; kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği-
Borçlunun yetki itirazı kabul edildiğine göre, bu kabul kararı ile takibin durmuş olacağı ve duran takipte de (yetki itirazının kabulüne karar verildiği tarihten itibaren) zamanaşımının işlemeyeceği- Takip tarihi ile yetki itirazının kabulüne karar verildiği tarih arasında 6 aylık zamanaşımı süresi de dolmadığından mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının reddi gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK. mad. 353/1-b-2 gereğince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından istinaf isteminin kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, yeniden esas hakkında karar verilmeksizin, ilk derece mahkemesince davacı/borçlu aleyhine hükmedilen tazminat ve para cezasının hükümden çıkartılmasının hatalı olduğu-
Kambiyo senedine dayalı takipte takibin iptaline, borca ve faize itiraz talebine ilişkin kararlar hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmayacağı-
Dosya arasında mevcut sözleşmenin feshi konulu ihtarnamesi ile alacaklı tarafından borçluların alacağın tahsili için yasal işlemlere başlanılacağı hususunda ihtar edildiği anlaşıldığından, takibe konu edilen senedin teminat fonksiyonunu devam edip ettirmediği, devam ettiriyorsa ne miktarda ettirdiği ve tahsile konulabilmesi için Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren "Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 8/2. ve 3. fıkralarındaki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususları, maddi hukuk açısından açılacak menfi tespit davasında değerlendirilebilecek hususlardan olup uyuşmazlığın bu niteliği itibariyle yargılamayı gerektirdiği, o halde mahkemece alacağın miktarı ve tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden itirazın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-