HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, 12. Hukuk Dairesi'nin; HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin, itiraz eden ve tacir sıfatını haiz olmayan avalistleri bağlamayacağı görüşündeyken, sonradan değişen içtihatlarına göre, kambiyo senetlerinin özelliği de gözetildiğinde, anılan yetki sözleşmesinin tacir olan lehtar ve keşidecinin yanı sıra, tacir olmayan gerçek kişi avalisti de bağlayacağını kabul ettiği-
Takibe konu çekin, ciranta şirketin kullandığı kredilerin teminatı olarak alacaklı bankaya verildiği iddiasının, şahsi def’i niteliğinde olup, bu def’i keşideci borçlu tarafından alacaklı bankaya karşı ileri sürülemeyeceği-
Borçlunun keşide tarihi üzerinde defalarca tahrifat kabul edilebilecek şekilde değişiklik yapıldığı, yapılan bu değişikler ile atılan paraf imzaların kime ait olduğunun belli olmadığı ve anılan tahrifat öncesi keşide tarihine göre anılan çekin ibrazının süresinde kabul edilemeyeceğine dair itirazları mevcut olmasına rağmen mahkemece, keşide tarihinde mevcut paraf imzalar ile anılan tahrifatın varlığı yönünden bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak öncelikle takip dayanağı çekin keşide tarihindeki paraf imzaların, keşidecinin eli ürünü olup olmadığı, eli ürünü değilse çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığı, tahrifat var ise, keşide tarihinin tahrifattan önceki gerçek haliyle bankaya ibrazın süresinde olup olmadığı belirlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesi kararının tefhimi üzerine istinaf dilekçesini verdiği halde, icra mahkemesi kararının tebliğ edildiği tarihten sonra istinaf gerekçelerini içeren dilekçe verilmemesi durumunda, Bölge Adliye Mahkemesinin, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapması gerektiği- İncelenen mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık tespit edilmez ise, işin esasına dair inceleme yapılmış olacağından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereği, istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluların imzaya itirazları üzerine grafoloji, sahtecilik ve balistik uzmanı bilirkişiden alınan  raporda, senedin cihaz altındaki görünüşünde, senet üzerinde teminata ilişkin ibare bulunduğu ve senet bedelinde tahrifat yapıldığı belirtilmesi üzerine, İİK. mad. 170/a gereğince senedin kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediği gerekçesiyle mahkemece takibin iptaline karar verilmişse de, borçluların talebi imzaya itiraz olup, "teminat iddiası" taraflarca ileri sürülmedikçe mahkemece resen incelenemeyeceğinden imzaya itiraza ilişkin inceleme yapılması ve gerektiğinde tarafların itirazları doğrultusunda yeniden rapor aldırılmak suretiyle borçluların imzaya itirazları hakkında karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı yetki itirazının kabulüne ve kambiyo senetlerine dayalı icra takibin yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmeden kesinleştiği ve bu tarihten itibaren iki haftalık kesin süreden sonra alacaklının icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi için başvurduğu anlaşıldığından, mahkemece; şikayetin kabulü ile HMK. mad. 20 uyarınca takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Ticaret sicil kayıtları, üçüncü kişiler hakkında gazete ile ilanın yapıldığı günü izleyen iş gününde hukuki sonuçlarını doğuracağından (TTK. mad. 36), çekin keşide tarihi ile borçlu şirketin müştereken temsil edileceğine dair kararın yayımlandığı ticaret sicil gazetesinin tarihinin aynı gün olması halinde, yapılan değişikliğin takip alacaklısı yönünden ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği tarihi takip eden ilk iş gününden itibaren hüküm ifade edeceği ve bu durumda çekin keşide tarihi itibariyle şirket yetkilisi tek kişinin şirketi temsilen keşide ettiği takibe konu çekten dolayı borçlu şirketin sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-
HMK. mad. 20 gereğince, yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra müdürlüğünce dosya mahkeme kararında yetkili yer olarak gösterilen icra dairesine gönderilemeyeceği- İcra Mahkemesince verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunması geçerli olmakla birlikte yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyası yetkili yere gönderilemeyeceği, gönderilmesi halinde ise ödeme emrinin iptali gerektiği-
İmzaya ve borca itirazla birlikte, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini ve buna bağlı olarak icra işlemlerinin iptali ile hacizlerin kaldırılması da talep edildiğinden, icra mahkemesince, öncelikle yapılan tebliğin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, tebligat tarihinin düzeltilmesi, buna göre, süresinde olması halinde borçlunun itirazlarının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Zorlama altında keşide edildiği ceza mahkemesi kararı ile sabit olan bonodan dolayı borçsuzluk iddiasının (beyanın geçersizliğine ilişkin definin) sonraki hamillere karşı ileri sürülebileceği- Önceden menfi tespit davası açan borçlunun, icra takibinin kesinleşmesinden sonra, haciz sırasında, "borçlu olmadığı"na ilişkin iddialarını tutanağa geçirmek suretiyle ödeme taahhüdünde bulunmasının, bu taahhüdün, çekince (ihtirazi kayıt) ileri sürülerek ve cebri icra baskısı altında yapıldığı anlamına geleceği, yani, davacı keşidecinin ödeme taahhüdünde bulunmasının, borçlu olduğunun ikrarı olarak kabul edilemeyeceği- Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, şikâyete başvurulsa da takibin kesinleşmesinin engellenemediği ve ödeme yapılmaması hâlinde alacaklının, borçluya ait para, mal ve haklar üzerine haciz konulmasını isteyebileceği-