Aynı alacak için, kambiyo senedi verilmesi halinde, alacaklı tarafından genel haciz yolu ile yapılan ilamsız icra takibinden ayrı olarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başvurulmasının da mümkün olduğu-
Mahkemece, takip konusu çekin imzalandığı tarihte, düzenleyen tarafından, vekilin azledilmiş olduğu ve kendisine azilnamenin tebliğ edilmiş olduğu, ayrıca azlin ticaret sicilinde yayımlanmasına gerek bulunmadığı gözetilerek, borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, borçlunun yetki itirazının incelenerek kabul edilmesi halinde HMK'nun 19/3 maddesi gözetilmek suretiyle ve de taleple bağlı kalınarak ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği yer icra müdürlüğünün yetkili olduğuna karar verilmesi gerekeceği-
Zamanaşımı şikayetine konu olan takip konusu çekin keşide tarihi 30.09.2012 olup, ibraz müddetinin bitim tarihi 6273 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra olduğundan çekin 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu- Mahkemece, takibin kesinleşmesinden önceki dönemde zamanaşımının oluşması halinde İİK'nun169/a-5. maddesi hükmü uyarınca itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 170/a gereği takibin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Takip alacaklısı tarafından, muhatap bankanın bulunduğu yer ile çekin keşide yerinde takip yapılabileceği gibi, İİK'nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun 6. maddesi uyarınca; borçlunun takip tarihindeki yerleşim yeri icra dairesinde de takip yapılabileceği-
TTK'nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilenin, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunması olduğu, örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davasının zamanaşımını kesmeyeceği, keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davalarının da zamanaşımını kesici nitelikte olmadığı, zira açılmış bulunan davanın, HUMK'nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekeceği, anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmadığı, ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekeceği-
Borçlu şirketin yetkili temsilcisi tarafından ticari vekil olarak atanan kişinin, vekelatname içeriğine göre çek ve senet düzenlemeye, senet ve çeklere imza atmaya, cirolamaya, protesto etmeye yetkili olduğu; azilnamenin ise bononun düzenlenme tarihinden sonra düzenlendiği görüldüğünden, takip dayanağı bononun düzenlenme tarihi itibariyle ticrari vekil aı geçenin, borçlu şirket adına bono tanzim etmeye yetkili vekil olduğu-
Çekin bir takas odasına ibrazının, ödeme için ibraz yerine geçeceği- Takip alacaklısı banka, aynı zamanda muhatap banka durumunda olmadığından ve çek adı geçen banka tarafından ibraz edildiğinden, takip yapan bankanın yetkili hamil olduğunun kabulü gerektiği- Teminat ilişkisinin tarafı olmayan diğer kişilere karşı veya diğer kişiler tarafından ileri sürülebilmesi mümkün olmadığından, keşidecinin, lehtarın, bu çeki, kendi borcuna karşılık üçüncü kişi olan alacaklı tarafa teminat olarak verdiğini ileri süremeyeceği-
Yetki itirazının kabulü kararının kesinleşmesinden itibaren, alacaklı tarafça, HMK'nun 20. maddesinde öngörülen yasal süre içinde dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi talep edilmemiş olup, bu hususun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece, HMK'nun 20. maddesi uyarınca re'sen “takibin açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; borçlunun şikayetinin kısmen kabul edildiği ve alacaklının kendisini bir vekille temsil ettirdiği halde alacaklı yararına 6100 Sayılı HMK’nun 323. ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11/3. maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu-