İcra mahkemesine yapılan başvurunun, İİK'nun l69/a ve 170 maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz olduğu; itiraz, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olmasının, istemin bu nedenle reddini gerektirmeyeceği, itirazın, doğru hasma yöneltilerek sonuçlandırılması gerekeceği-
Borçlunun itiraz dilekçesinde itirazına konu takip dosyası numarasını da bildirdiği görülmekle, mahkemece husumetin takip alacaklısına yöneltilerek borçlunun itirazlarının İİK.nun 169/a maddesi uyarınca yöntemince incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan madde hükümlerine aykırı olarak ve genel hükümlere göre yargılama yapar şekilde eksik inceleme ve yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Bir senedin teminat senedi olduğunun yazılı delille ispatlanabileceği- Yasanın öngördüğü şekil şartlarının bulunmadığı durumda senedin kambiyo senedi vasfını yitireceği- Temel borç ilişkisinin senede bir sözcükle yansıtılmasının o senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği-
Kambiyo senedinin düzenlenmesiyle soyut bir borç ilişkisinin doğduğu- Senet metninde, nakden veya malen ibarelerinin bulunmasının senedin kambiyo senedi niteliğini etkilemeyeceği-
Mahkemenin kabulünün aksine, alacaklının icra takibini başlattığı icra dairesinin, çekin keşide yeri olması nedeniyle takipte yetkili olduğu-
Takibe konu bonoda itiraz eden borçlunun keşideci olarak yer aldığı, dolayısıyla 3 yıllık zamanaşımının dolup dolmadığının kontrolünün gerektiği, bononun 18.06.2011 vade tarihli olup, alacaklı tarafından 17.10.2011 tarihinde takibe girişilmekle zamanaşımının kesildiği, takip borçlusunun, takibe konu bonoya ilişkin 04.11.2011 tarihinde açmış olduğu menfi tespit davasının gerekçeli karar içeriğine göre, alacaklının, borçlu tarafından öne sürülen iddiaları kabul etmediğini bildirdiği, böylelikle zamanaşımın kesildiğinin kabulünün gerektiği sonucuna varıldığı, bu haliyle, menfi tespit davasının karar tarihi olan 30.04.2014 tarihi itibariyle dahi, ödeme emrinin tebliğ edildiği 02.02.2015 tarihinde takip öncesi zamanaşımının dolmadığı-
Mahkemece borçlunun tedbir talebinin tensip tutanağında reddine karar verildiği, yargılama sırasında da takibin durdurulmadığı anlaşıldığından, mahkemece, takibin durdurulmadığı dikkate alınarak borca itirazın reddi ile yetinilmesi gerekirken, borçlu aleyhine ayrıca takibe konu bononun bedelinin tamamı üzerinden %20 oranında tazminata hükmedilmesi isabetsiz ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Takip dayanağı senedin, 25.06.2013 düzenlenme, 05.06.2014 vade tarihli, 325.000 TL bedelli bono olduğu, dayanak bono üzerinde ve taraflar arasında düzenlenen 25.06.2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde bononun teminat bonosu olduğuna ilişkin bir kayıt olmadığı görüldüğü ancak; alacaklı tarafından takip talebinde 147.247,87 TL asıl alacak kaleminden sonra, gayri nakdi krediler için depo talebi adı altında 22.222,00 TL ile ayrıca gecikme zammı talebinde bulunulduğu ve takip dayanağı bononun düzenlenme tarihi ile genel kredi sözleşmesinin düzenlenme tarihlerinin aynı tarih olduğu, sözleşmenin taraflarının, bononun keşidecisi borçlu şirket, aval veren borçlu M.K., dava dışı aval veren borçlu K. ve lehtar alacaklı banka olduğu görülmekle, buna göre, takip dayanağı bononun, bankadan çekilen kredinin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerekip, bononun, çekilen kredinin teminatı olarak alınması nedeniyle alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden borca itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Takibe dayanak bonoya ilişkin olarak 5 günlük itiraz süresinin son günü olan 27.07.2014 tarihi Pazar günü ve devam eden günler de R. B.ı olup, 2429 Sayılı Ulusal B. ve Genel Tatiller Hakkında Kanun'un 3.maddesi uyarınca C.rtesi ve Pazar günleri resmi tatil olduğundan ve itiraz süresinin son günü tatile rastladığından, tatili takip eden ilk iş günü olan 31.07.2014 tarihinde yapılan itirazın yasal süresinde olduğu-
Borçlunun takip dayanağı senedin teminat senedi olduğuna ilişkin itirazının borca itiraz olduğu, kabulü halinde takibin durdurulmasına karar verileceği-
6100 sayılı HMK'nun "Hükmün Kapsamı" başlığını taşıyan 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinin öngörüldüğü, buna göre, şikayet dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığının ve verilen kararın ne olduğunun, hükümde birer birer açıklanıp gösterilmesi gerekeceği-