Davalının kanunen kendisine yüklenen görevleri yapmadığı, karısının ve evinin ihtiyaçlarını karşılamayıp, başka kadınla ilişki kurduğu yolunda söylentiler çıkmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakta olduğundan taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Eşler arasında cinsel uyumsuzluğun olduğu anlaşılmakta olduğundan taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Medeni Kanunun 134.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesinin gerekeceği-
Çocukların birbirlerinden ayrılmaları onların fikri ve bedeni gelişmelerini olumsuz etkiyecek nitelikte olduğu-
“Koca menfaatine olarak karı tarafından üçüncü şahsa karşı iltizam olunan borçlar sulh hakimi tarafından tasdik olunmadıkça muteber olmaz(MK.169-III)” kural bu olmakla birlikte somut olayda yararına kefalet ve ipotek işlemleri gerçekleştirilen şirket ile davacının kocası tamamen farklı kişilikleri haiz olduklarından yapılan işlemler yönünden MK.169/III. maddesinin uygulanma olanağının olmadığı-
Kooperatife giriş tarihi olan 15.01.1989 tarihinde tarafların evli oldukları, bu kooperatife ödemelerin ortak kazanımla yapıldığı, davalının saymanlık yaptığı dönemin tüm ortaklık dönemini kapsadığına ilişkin iddia ve delil bulunmadığı gibi bu durumun tarafların birlikte edinme iradesini de ortadan kaldırmayacağı , bu taşınmazın davacıya ait payını aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak elinde tutan davalının buna ilişkin sorumluluğunun gereği olarak taşınmazın dava tarihindeki değerinin yarısını davacıya ödemekle yükümlü olduğu dolayısıyla bu taşınmazın kazanımında davacı kadının katkısının bulunduğu-
Toplanan delillerle davacının davalıyı dövdüğü, davalının da davacıya sürekli olarak “topal senden ayrılacağım, nasıl oldu da seninle evlendim” diyerek hakaret ettiği anlaşıldığından taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Medeni Kanunun 134/1-2.maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerekeceği-
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davasında, davalının herhangi bir kusurunun olmadığı, davacının başka bir kadınla gayrı resmi yaşadığı, davalının evliliğin devamında kusuru bulunmadığı sonucuna varıldığından boşanma davasının reddinin gerekeceği-
Davalı E’nin ileride evleneceği vaadiyle davacı ile karı koca hayatı yaşadığı kızlığını bozduğu, davalı M.’nın bu resmi olmayan evliliği sağladığı ve bilahare davacının gerçekleştirdiği kabul edilemeyecek bir bahane ile evlilik hayatına son verildiği anlaşıldığından tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-