Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önemleri re’sen alacağı-
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının -kim tarafından alınmış olursa olsun- kadına bağışlanmış sayılacağı - Ziynet eşyalarının, evliliğin devamı sırasında (davalı) koca tarafından bozdurulup ev ihtiyaçları için kullanılmış olması halinde, «bu eşyaların (davacı) kadının rızası ile kocaya verilmiş olduğu»nun koca tarafından isbat edilmesi gerekeceği, başka bir deyişle «bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verilmiş olduğu»nun, koca tarafında isbat edilmesi gerekeceği–
864 sayılı Kanunu Medeninin Sureti Meriyet ve Şekli Tatbiki Hakkındaki Kanunun 9.maddesi gereğince, 743 sayılı Kanunu Medeninin yürürlüğe girmesinden önce (4.4.1926 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.) eski kanuna göre akdedilmiş olan evlenmelerin yeni kanun karşısında dahi geçerli olup, eski kanun zamanında son bulmuş evlenme işlemi de yeni kanun karşısında geçerliliğini koruyacağından, bu evliliğin butlanının istenemeyeceği-
Haftanın beş gününü annemin yanında geçirmek istiyorum şeklindeki sözleri velayetin anneye bırakılmasına yönelik olup; kardeşlerin birbirlerinden ayrılması da onun gelişimine olumsuz etki yapacağı açık olduğundan gerçekleşen bu durum karşısında çocuğun velayetinin anneye verilip, baba ile uygun bir kişisel ilişki kurulmasının gerekeceği- Çocuk eğitim çağında olup her hafta Pazartesi saat 9’dan C. günü saat 17’ye kadar beş gün anne ile aralıksız ilişki düzenlemesinin de babanın velayet görevini yerine getirememe sonucunu doğuracağı-
Yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiş bulunan inceleme konusu bu davada ise Türk Kanunu Medenisinin 143.maddesi gereğince hükmedilen 10.000.000.000 TL. (maddi-manevi) tazminatı da davalının davacıdan 22.03.2002 tarihinde defaten tahsil ettiği bu suretle davalının elinde tazminatlar nedeniyle nakit paranın bulunduğu davalı adına kayıtlı Silifke-Kabızlı’daki iki dairenin değerinin de (50.000.000.000 TL) olduğu, bu dairelerin her birinin kiraya verildiği takdirde 120.000.000’ar lira kira geliri getireceği yapılan araştırma ve bilirkişi incelemesi ile saptanmış olup; sözü edilen bu varlıklar karşısında davalının boşanma sonucu yoksulluğa düştüğünün kabul olunamayacağı-
Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç H., Y. ve S.’nın Türk Medeni Kanununun 182, 336/2.maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Geçimsizliğe neden olan olaylardan sonra tarafların bir araya gelip evlilik birliğini devam ettirdikleri yolunda bir delil bulunmadığından davacının olayları hoşgörü ile karşıladığının kabulünün mümkün olduğu-
Boşanmaya neden olan olaylarda gerekçe aksine eşini döven davacı da eşit kusurlu olduğundan Türk Kanunu maddesinin 144. maddesi koşulları oluştuğundan davalı yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdirinin gerekeceği-
Davalı (kadın) kocanın akrabalarını istemediğini, tayin edildiği yere gitmeyeceğini ifade etmiş olup, fiili beraberlikte kurulamadığından evliliğin temelinden sarsılmış olduğu ve eşlerin boşanmalarına karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı kocanın davalı eşini başka bir kadınla aldatması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu yönünde bulunmasına göre, davalı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-