Evlilik dışında doğan çocuğun ananın soyadını taşıyacağı, çocuk ergin olduktan sonra kendi soyadını usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değiştirmedikçe, çocuğun soyadının değiştirilemeyeceği–
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 143/1-2. Maddesine göre boşanmaya neden olan olaylarda “kabahatsiz karı veya kocaya” maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı tanınmış olup kusurlu tarafın maddi ve manevi tazminat talep etme hakkının bulunmadığı-
İspat yükü ilk önce, kural olarak davacıya düşer, yani davacının, davasını dayandırdığı vakıaları ispat etmesinin gerekeceği-
Yerel Mahkeme; bozma ilamına uyup uymama konusunda karar vermeden önce, 31.3.2005 tarihli oturumda davacı ve davalı vekilinin, “boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca düzenlenmiş yazılı bir protokol bulunmadığı” yönündeki beyanlarını tutanağa geçirmiş ve bu beyanlara dayanarak yeni bir gerekçeyle karar vermiş olması; direnme kararını değil, yeni bir hükmün varlığını göstereceği-
Yeni bir mahkeme kurulmakla bu mahkemeye devredilen dava dosyası, önceki mahkemede görülen davanın devamı niteliğinde olup dosyanın gönderildiği görevli mahkemede yeniden harç alınmaz, görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış olan haklar saklı tutulmuş olur, yani, görevsiz mahkemede dava açılması ile meydana gelen sonuçlar devam eder ve tarafların görevsiz mahkemede yaptıkları usul işlemleri de geçerlidir, yapılan ikrar, yemin, feragat, sulh ve kabul gibi işlemlerin görevli mahkemede de geçerli olacağı- Buna karşılık, görevsiz mahkeme tarafından yapılmış usul işlemleri kural olarak geçersizdir; yani görevli mahkemeyi bağlamayıp bu işlemlerin görevli mahkemede tekrarlanması gerekli olmakla birlikte, görevli mahkeme, görevsiz mahkemenin yapmış olduğu işlemleri özellikle tespit etmiş olduğu delilleri, bunların tekrarlanması için bir neden yoksa, kararına esas alınabileceği-
Eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacakları–
Davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret bulunduğundan; yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilemeyeceği-
Mahkemece de kabul edildiği gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan hadiselerde eşler eşit kusurlu olup boşanma sonucu davacının (kadının) yoksulluğa düşeceği de gerçekleştiğinden (MK.md.175)kadın yararına uygun bir yoksulluk nafakası verilmesinin gerekeceği-
Nafaka davaları yönünden temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırının belirlenmesinde, yıllık nafaka tutarının esas alınmasının gerekeceği- Kesinlik sınırı belirlenirken, temyiz isteminin yönelik olduğu kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünün esas alınmasının gerekeceği-
Ağız ve vücut kokusu başlı başına boşanma sebebi olamayacağından bu rahatsızlığın tedavisinin mümkün olup olmadığı, davalının tedaviden kaçınıp kaçınmadığı araştırılmalı, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-