“Aleyhinde yargılamanın iadesi” istenebilecek kararların, HMK’nun 303/(1) maddesi anlamında kesin hüküm niteliğini taşıyan kararlar olduğu; icra mahkemesi kararlarının “istihkak”, “ihalenin feshi talebinin reddi” konusundaki kararları hariç, diğer kararlarının ‘kesin hüküm’ oluşturmadığı-
İİK.’nun 364/III maddesi gereğince, temyizin, satıştan başka icra muamelelerini durdurmayacağı, “icra emrinin iptaline” ilişkin icra mahkemesinin kararının yerine getirilmesi için, kesinleşmesine gerek bulunmadığı; icra emrinin iptali halinde; icra dosyasında, o tarihe kadar yapılan işlemlerin hiç yapılmamış sayılacağı-
Mahkemenin, hakim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; eksik içerikli ve hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgelerin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurmasının da kabul edilemeyeceği-
“Kısa karar” ile “gerekçeli karar” arasında çelişki bulunmasının, bozma nedeni sayılacağı-
Açık bir onama hükmü bulunmasa dahi, taleplerden biri veya daha fazlası hakkındaki yerel mahkeme kararına ilişkin temyiz itirazları Yargıtayca reddedilmiş ve böylece kararın o bölümünün bozma kapsamı dışında bırakılmış olması halinde, reddedilen temyiz itirazlarının ilgili bulunduğu karar bölümünün onanmış sayılacağı–
İcra mahkemesince "takibin iptaline" karar verilmesi halinde, bu kararın kesinleşmesi beklenmeden icra müdürlüğünce, konulmuş olan hacizlerin de kaldırılması gerekeceği-
Haczedilen taşınmazlar hakkında borçlu taraf olan belediyeden “bunların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının sorulması”nın yeterli olmayıp yerinde keşif yapılarak taşınmazların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının etraflıca araştırılması gerekeceği–