İ.lı işlem iddialarının 5.2.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği; böyle bir belgenin yokluğu sebebiyle inançlı işlem iddiası kanıtlanamıyorsa, yazılı delil başlangıcı sayılacak nitelikteki bir olgunun varlığı halinde buna itibar edilmesi gerekeceği, şayet, T.M.K.'nun 6. maddesi hükmü uyarınca ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışma, gibi birtakım belgeler var ise ancak bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği, eğer böylesi bir yazılı delil başlangıcı sayılacak bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu-
Taraflar arasında imzalanan elektrik trafosunun kullanımına ilişkin protokolün, davacı şirketi temsile yetkili kişilerden izin alınmaksızın yapıldığı, davalının geçersiz olan protokole göre davacının taşınmazı üzerinde bulunan elektrik trafosundan yaptığı elektrik kullanımının haksız olduğu-
Taşınmaz eczane olarak devir olunduktan sonra davalının uzunca bir süre kullanımına karşı çıkılmamış olması karşısında, süresiz ariyet akti olarak değerlendirilme yapılması ve anılan kullanmaya ses çıkartılmamış olması sebebiyle zımnen yapıldığı kabul edilen ariyet akdinin süresiz olması karşısında BK. mad. 304 uyarınca ihtarname ile akte son verildiğinin kabul edilmesi ve bu durumda elatmanın önlenmesi isteminin kabulü ile, ecrimisil isteği yönünden, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren, davanın açıldığı tarihe kadarki dönem için belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği-
Davacı ... ile davalı ... arasında 12/02/1992 tarihinde kurulan adi ortaklığın 11/01/1995 tarihinde terkin edilerek son bulduğu, 03/11/2004 tarihinde yapılan temlik ile davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının son bulduğu, taraflar arasında adi ortaklığın devam ettiğinin belge ile ispat edilemediği gözetildiğinde kar payı isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Öncelikle davacıların dava konusu taşınmazın maliki ...'nın mirasçıları olup olmadığının belirlenmesi, çekişme konusu yapıların kimin tarafından yaptırıldığı ve kullanıldığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, 899 parsel paydaşları .... ve ...'ın da davada yer almalarının sağlanması bu eksiklikler giderildikten sonra belirlenecek duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi isteğine ilişkin davanın eylemi yapan kişiye yöneltilmesi gerekeceği-
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceği- Mahallinde yapılan keşifte sözü edilen kanal ve yolun varlığı saptanmış ise de çekişme konusu kanalın resmi bir proje dahilinde yapılıp yapılmadığı, davalı tarafından açılıp açılmadığı, ayrıca yol ve kanalın davalı tarafça kullanılıp kullanılmadığı açıkça ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmemiş olduğundan, bu eksiklikler giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenieceği; sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Dava dilekçesinde ecrimisil alacağına kademeli faiz işletilmesinin istendiği, yargılama sürerken keşfen belirlenen ecrimisil miktarının davacı adına banka havalesiyle gönderildiği ve böylece davanın konusuz kaldığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği, açıklanan gerekçe ile hükmün bozulduğu ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu anlaşılmış ise de; kademeli faiz isteği gözetilerek her dönem sonundan başlatılmak üzere dava tarihine kadar faiz işletilmesi şeklinde karar verilmesi gerekir iken bozma sonrası yapılan ıslah dikkate alınarak faiz hesabı yaptırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, kademeli faiz isteği gözetilerek her dönem sonundan başlatılmak üzere dava tarihine kadar faiz işletilmesi şeklinde karar verilmesi gerekirken hesaplanan faize hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacılara ait taşınmazda meydana gelen göçme ve heyelanın taşınmazın eğiminden kaynaklandığı, davacılarca toprak kaymasını engellenmesine yönelik herhangi bir tedbir alınmadığı, bu nedenle yola dökülen toprak parçasının temizlenerek yolun açılmasından davalının sorumlu tutulamayacağı, eski hale getirme bedeline de hükmedilemeyeceği, TBK. mad. 52 dikkate alındığında, zararın doğmasına davacıların sebep olduğu da gözetilerek "elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme" istemli davanın reddine karar verilmesi gerektiği-