Taşınmaz malın aynına ilişkin davalarda 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından ibaret olduğu-
Davalının davaya konu bağımsız bölümü hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın kullandığı saptanmak suretiyle el atmanın önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı-
Davaya konu bölgede imar uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması; yapılmış ise, taraflara ait imar öncesi ve imar sonrası tüm kayıtlar ve krokiler getirtilerek mahalline uygulanması, davalının çekişmeli yeri kullanımının imar uygulamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi, imar uygulamasından kaynaklanıyor ise çekişmeli yerde davalının imar öncesinde hukuken korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tarafların boşanmaları hakkındaki kararının kesinleşmesiyle birlikte davalının davacı adına kayıtlı bağımsız bölümde oturmasını hukuken haklı ve geçerli kılacak bir nedeninin kalmadığı dikkate alınarak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesi ile ıslah dilekçesine yanlış anlam verilip ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaşın, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebileceği, hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan birinin öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabileceği, ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağının olmadığı, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkin davada, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Ecrimisil istemi dava tarihinden önceki döneme ilişkin olup davacının dava açıldığı tarihte maliki olduğu taşınmazlarla ilgili olarak ecrimisil miktarının belirlenmesi ve davacının taşınmazlardaki payı oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Ortada iptal edilinceye kadar hukuken geçerli bir imar planının mevcut olduğu ve davalının imar planına dayanarak burayı yol olarak kullanmasının haksız kullanım olduğunu söyleyebilme imkanının bulunmadığı-
Her bir dönemin getirdiği ecrimisil miktarı ayrı ayrı belirlenerek tahakkuk tarihleri itibariyle kademeli olarak faize hükmedilmesi gerekirken toplam ecrimisil miktarına tahakkuk ettiği aylardan itibaren faiz uygulanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davalılar paydaş olmayıp 3. kişi konumunda bulunduklarından, intifadan men olgusunun gerçekleşmesine gerek olmadığı ve ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davacının mülkiyet hakkının başlangıcının belirlenmesi açısından, dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydı ile ilk tesisinden itibaren tüm tedavül belgelerinin mercinden temini ile dosya arasına alınması gerektiği-
İdari işlemin, idari yargı yerinden veya idare tarafından iptali halinde sicil kayıtlarının dayanağının kalmayacağı, kaydın yolsuz tescil durumuna düşeceği , bu durumda da kadastral parsele dönüleceği-